• +90 532 515 69 99
  • info@endometriozisdernegi.org
Youtube Instagram Facebook Twitter Linkedin
  • Türkçe
  • English
Üyeler İçin
Hastalar İçin

Klinik Haberler

a:3:{s:6:"locale";s:5:"tr_TR";s:3:"rtl";i:0;s:9:"flag_code";s:2:"tr";}
Klinik Haberler
Cilt Endometriozisinin Tanısı

Yüksek frekanslı ultrason, endometriozisin bu nadir tipinin erken teşhisinde kilit nokta olabilir.

ANAHTAR NOKTALAR

Vurgu:

Yüksek frekanslı ultrason, kutanöz (cilt) endometriozisin erken teşhisinde faydalı bir araç olabilir.

Önemi:

Daha ileri tetkiklere gereksinim olmasına rağmen, teknik, bu nadir durumun teşhisinde güvenilir invazif olmayan bir yöntem olarak kullanılabilir.

Anahtar sonuçlar:

Dermoskopide grimsi bir arka plan ve kahverengimsi bir pigmentasyon gösterildi.

Yüksek frekanslı ultrasonda ektopik endometrial dokuya karşılık gelen iyi sınırlanmış alanlar gösterildi.

Yansıma konfokal mikroskobunda sadece epidermisin değişimi gösterildi.

Çalışmanın kısıtlılıkları

Çalışma sırasında sadece bir kadın analiz edildi. Kutanöz endometriozisin erken tanısında tekniğin faydasını test etmek için daha fazla araştırmaya ihtiyaç vardır.

Özet

“Skin Research and Technology” dergisinde yayınlanan bir araştırmaya göre yüksek frekanslı ultrason, kutanöz endometriozisin erken tanısında çok yararlı olabilir.

Cilt lezyonları ortaya çıkmadan önce bile bu tanı aracı, alışılmadık siklik ağrısı olan hastalarda kullanılabilir.

Kutanöz endometriozis çok nadirdir. Ciltte daha önceki cerrahi veya yaralanmalardan kaynaklanan skar dokusunda oluşan endometriozistir.

Bu çalışmada, Fransa’daki St Etienne Üniversite Hastanesi’ndeki Dr. J.L. Perrot önderliğindeki araştırmacılar, kutanöz endometriozisin erken teşhisinde faydalarını değerlendirmek için farklı görüntüleme araçlarını kullandılar.

Kullandıkları araçlar yüksek frekanslı ultrason, in vivo ve ex vivo yansıtma konfokal mikroskopi (RCM) idi. Sezaryen skar yerinde pigmente kutanöz endometriozis gelişen bir hastayı incelediler. Aynı zamanda endometriozisi histolojik olarak veya doku düzeyinde incelediler.

Yansıma konfokal mikroskopi yalnızca dış cilt tabakası seviyesindeki değişiklikleri gösterirken, araştırmacılar, yüksek frekanslı ultrason ile ektopik endometrial dokuya karşılık gelen iyi sınırlanmış alanları görebildiler.

Araştırmacılar, “Yüksek frekanslı ultrason, kutanöz endometriozis erken teşhisinde çok yararlı bir araç olarak gösterilebilir ” dediler ve şöyle eklediler: “Yararlılığı, cilt lezyonu ortaya çıkmadan önce bile olağandışı siklik ağrısı olan hastalarda test edilebilir”.

Kaynak Site: endonews.com
Çeviren: Dr. Işık SÖZEN

Klinik Haberler
MRG anterior pelvik endometriotik lezyonları tespit etmek için kullanılabilir mi?

Anterior (ön) pelvik endometriotik lezyonların teşhisinde alternatif bir yöntem olarak manyetik rezonans görüntüleme (MRG) kullanılabilir.

Anahtar noktalar:

·        Bu retrospektif vaka-kontrol çalışması, anterior pelvik kompartmanda yer alan endometriotik lezyonlarda MRG’nin tespit kapasitesini değerlendirmektedir.

  • Derin infiltran endometriozis, anterior kompartmanda daha az görülmekle birlikte pelvik boşluğun herhangi bir yerinde olabilir.
  • Bu derin lezyonlar transvajinal ultrason ve MRG kullanılarak teşhis edilebilir. Bununla birlikte, kesin tanı, cerrahi ve histokimyasal inceleme ile mümkündür.

Önemi:

Anterior pelvik kavitede yer alan endometriotik lezyonların MRG ile preoperatif haritalaması ve hasta danışmanlığı verilmesi yararlıdır.

Çalışmada Ne yapıldı?

  • Bu retrospektif çalışmaya, 2005-2013 yılları arasında tek bir merkezde derin endometriozis için laparoskopik cerrahi uygulanan 256 hasta dahil edildi.
  • Cerrahi bulgulara göre toplam 22 kadında anterior pelvik kavitede endometriotik lezyonlar vardı.
  • Yazarlar, posterior pelvik kavitede derin endometriozis nedeni ile laparoskopik (kapalı) cerrahi geçiren 22 yaş kontrol grubunu dahil etti.
  • Düşük kaliteli MRG görüntüleri nedeniyle 3 hasta çalışma grubundan çıkarıldı.
  • Tüm bu hastaların preoperatif MRG sonuçları iki radyolog tarafından (genç ve tecrübeli) çift kör olarak değerlendirildi.
  • Radyologların bu değerlendirmeleri laparoskopik raporlardaki bulgularla karşılaştırıldı. Tecrübeli ve genç radyologlar tarafından her okuma için duyarlılık ve özgüllük hesaplandı.
  • Referans sayılar ve ROC eğrisi altındaki alana kıyasla her bir okuma için duyarlılık ve özgüllük %95 güven aralığı ile hesaplandı.
  • İnter ve intra-operatör değişkenliği ve % 95 güven aralığı Kappa katsayısı kullanılarak hesaplandı.

Sonuçlar:

  • Laparoskopik cerrahide anterior pelvik endometriotik lezyon saptanan 19 hasta ve 22 yaş kontrol grubu karşılaştırıldı.
  • Duyarlılık, hem genç hem de kıdemli radyologlar tarafından ilk okuma için %77.3, genç radyolog ve kıdemli radyologlar tarafından yapılan ikinci okumada %86.4 ve %81.1 olarak hesaplanmıştır.
  • Spesifiklik iki grup için duyarlılıktan daha yüksekti: Genç radyolog tarafından yapılan iki okuma için %100, kıdemli radyolog tarafından yapılan birinci ve ikinci okumalarda ise %84.2 ve %89.5.
  • Anterior lezyonların genel tespiti için ROC eğrisinin altındaki alan her iki radyolog için de kabul edilebilirdi.
  • Kıdemli radyologlar anterior endometriotik lezyonların genel tespiti için neredeyse hiçbir değişkenlik göstermezken, genç radyologlar intra operatif değişkenlik olarak tekrarlanabilirlik gösterdi.

Çalışmanın gücü:

İki radyolog tarafından anterior endometriotik lezyonların saptanmasında MRG performansının değerlendirilmesi bu çalışmanın gücünü göstermektedir.

Çalışmanın sınırlılıkları:

İncelemelerin görüntüleme kalitesi büyük ölçüde değişiktir, çünkü tüm araştırmalar aynı merkezde yapılmamıştır.

Anterior endometriotik lezyonların nadir görülmesi nedeniyle küçük örneklem büyüklüğü bu çalışma için başka bir sınırlamadır.

ÖZET

Derin infiltran endometriozis, endometriozisin en ciddi belirtisidir. Peritonda ektopik endometriyal dokunun, pelvik yapılar ve uterosakral ligamentler, kolon, vajina, mesane (idrar kesesi), üreter, rektovajinal septum ve lateral parametriyum gibi organ duvarları infiltrasyonu olarak tanımlanır. Derin infiltran endometriozisin sadece %6’sı vezikouterin alanı, detrusor ve uterusu içeren pelvisin ön kompartmanında yer alır. Laparoskopi anterior pelvik endometriozis tanısında altın standart olmasına rağmen, bu lezyonların kesin lokalizasyonunu belirlemek için preoperatif olarak transvajinal ultrason ve MRG kullanılabilir. Fransa’dan bir grup bilim adamı olan Bermot ve arkadaşları, “Journal of Gynecology Obstetrics and Human Reproduction” isimli dergide “Anterior pelvik endometriotik lezyonların saptanması için MRG’nin performansı” başlıklı retrospektif bir çalışma yayınladılar. Bu yazarlar anterior endometriotik lezyonlarda MRG’nin performans kabiliyetini değerlendirmeyi amaçlamışlardır. Tüm hastaların MRG görüntüleri iki radyolog tarafından (genç ve kıdemli) çift kör olarak değerlendirilmiş ve cerrahi bulgular ile karşılaştırılmıştır. MRG’nin anterior pelvis endometriotik lezyonları tespit etmek için yüksek özgüllük ve nispeten daha az duyarlılıkla kullanılabileceği bulunmuştur.

Yazarlar “MRG derin anterior endometriotik lezyonların teşhisine izin verir, ancak şu anda laparoskopinin yerini alamaz.” diye ekledi.

Kaynak Site: endonews.com
Çeviren: Dr. Seher SARI

Klinik Haberler
Endometriozis Tanısının Gecikmesinde Etkili Faktörler

Endometriozisin geç tanı almasından kaçınılabilir mi?

ÖZET

Hollandalı jinekolog Dr. Moniek van der Zanden geçtiğimiz günlerde Avrupa İnsan Üreme ve Embriyoloji Derneği’nin (European Society of Human Reproduction and Embryology- ESHRE) kılavuzlarının endometriozis üzerindeki etkisine ilişkin ulusal çapta bir araştırma yaptı ve endometriozisin tanı gecikmesini etkileyen faktörleri değerlendirmeyi amaçladı. Çalışma ‘Reproductive Biomedicine Online’ adlı dergide yayınlandı.

Hollanda’daki tüm hastanelerde 38 çoktan seçmeli ve 18 açık uçlu soru dahil olmak üzere toplamda 56 soruluk anket çalışması yapıldı. Bu anket, bakım organizasyonu ile ilgili demografik değişkenleri, endometriozis bakımının merkezileşmesi hakkındaki görüşü, mevcut endometriozis bakımını, tıp uzmanları ile tanısal gecikme arasındaki iş birliğini ele aldı.

Ankete katılanların neredeyse hepsi, %91-100’ü, ESHRE kılavuzundaki tanı koyma tavsiyelerine bağlı kalmıştır.

Tanı koymadaki gecikmenin ortalama 42 ay olduğu tahmin edildi. Belirtilerin başlamasından tanıya kadar geçen süre 12 yıla kadar bile varabilmektedir. Kadın doğum doktorlarına göre bu gecikmedeki ana etkenler hem hastalarda hem de tıp uzmanlarında endometriozis hakkında bilgi ve farkındalığın olmayışı, ayrıca tanısal ve geç başvurudaki kısıtlılıklardır. 

Bu çalışma, 2014 ESHRE “Endometriozisli kadınların yönetimi” rehberinin Hollandalı jinekologlar arasında genel uyum ve kullanımının yüksek olduğunu gösterdi. Teşhise ilişkin öneriler oldukça kabul görmüş ve bağlı kalınmıştır.

Ancak derin endometriozis şüphesi olan hastaların radyolojik değerlendirmesi ve multidisipliner tedavi sunan bir merkeze yönlendirilmelerine ilişkin kılavuz önerilerine nispeten düşük bir bağlılık vardır.

Tanı koymadaki gecikme hala bir gerçek olduğundan, endometriozis tanısındaki gecikmeleri azaltmak için hem hastaların hem de doktorların bilgi ve farkındalıkları artırılmalı, ayrıca jinekologlar, pratisyen hekimler ve diğer tıp uzmanları arasındaki ve de özellikle farklı hastanelerdeki jinekologlar arasında işbirliğinin sağlanması gerekmektedir.

Kaynak Site: endonews.com
Çeviren: Dr. Ayşegül Mut

Klinik Haberler
Görmezden Gelmemeniz Gereken 5 Endometriozis Belirtisi

İşte size bir kadın olarak tıbbi tedavi arayışıyla ilgili can sıkıcı gerçekler: koşullara sıklıkla tanı koyulmamakta ve hastaların endişeleri çoğu zaman giderilmemekte. Endometriozis ile ilgili durum da böyledir fakat deneyimleyenlerin hepsi kadın değildir. Guardian; rahmi olan her 10 kişiden 1’inin üreme çağına ulaştığında bu bozukluğu geliştirdiğini, buna rağmen hastaların genellikle ihtiyaç duydukları tedaviyi alamadığını bildirdi. Aşağıda listelenen endometriozis belirtilerinden herhangi birini fark ettiniz mi? Bir jinekolog ile görüşmekten ve endişelerinizi ifade etmekten çekinmeyin.

  1. Adet dönemleriniz ağrılı ve yoğun mu geçiyor?

Mayo klinik tarafından listelenen iki semptom olan ağrı ve yoğun akıntı anlaşılmayacak kadar zorlayıcıdır, sonuçta kötü bir adet dönemi mi yoksa endometriozis mi nasıl anlayabilirsiniz? NHS (ulusal sağlık hizmeti) ağrı “normal aktivitelerinizi kısıtlıyor” ise bir doktora görünmenizi önerirken; Endometriozis İngiltere’den Emma Cox Cosmopolitan’a, ay boyunca ağrının da kırmızı bir bayrak olduğunu söyledi. Cox “Endometriozis skar dokusuna yol açabilir ya da organları, sinirleri etkileyebilir bunun sonucunda çok sıradan bir ağrıya yol açabilir.” diyor. Bununla birlikte ağrınızın çok hafif olmasının herhangi bir teşhisi engellediğini sanmayın. Mayo klinik şöyle açıklıyor: “ Hafif endometriozisi olan bazı kadınlarda çok şiddetli ağrı görülürken, ileri endometriozisli olanlarda çok az veya hiç ağrı olmayabilir.”

  1. Adet dönemlerinizde başka belirtileriniz oluyor mu?

Mayo kliniğine göre bunlar: “yorgunluk, ishal, kabızlık, şişkinlik ve bulantı” bunun dışında tuvaletinizi yaparken ağrı ve rahatsızlık hissi de duyuyor olabilirsiniz. Yine, bunlar genellikle mensturasyonla ilişkili durumlardır ancak özellikle diğer endometriozis semptomlarını yaşıyorsanız jinekoloğunuzun da normal olduğundan emin olduğunu görmeye değer.

  1. Vücudunuzun başka bölgelerinde de ağrı hissediyor musunuz?

NHS, genellikle adet dönemlerinde kötüleşen “ alt karın bölgesi veya sırtınızda ağrı”hissediyorsanız bunun endometriozis belirtisi olabileceğini söylüyor. Fakat Emma Cox Cosmopolitan’da şöyle açıklıyor: “Bu bozukluk sadece pelvik alanla sınırlı değil ve karaciğer, akciğer hatta beyinde bile bulunabiliyor. Bu da demektir ki ağrı farklı bölgelerde meydana gelebilir ve her hasta için farklı olacaktır.”

  1. Cinsel ilişki acı verici olabilir

Medical News Today’e göre ağrılı cinsel ilişki veya disparoni endometriozisin yaygın bir belirtisidir. Sitede “Cinsel ilişkiyle ilgili penetrasyon ve diğer hareketler, özellikle vajina ya da rahim arkasında büyümüşse endometrial dokuyu çekebilir ve gerebilir.”diye açıklanıyor. Eğer endişeye kapıldıysanız doktorunuza görünün ve umutsuzluğa kapılmayın çünkü endometriozis ağrılı cinselliği gerektirmez. Healthline, pozisyonu değiştirmek, yağ kullanmak ve ayın belli zamanlarında sevişmek de dahil olmak üzere cinselliği daha rahat hale getirmek için çeşitli ayarlamalar önermektedir.

  1. Gebe kalmak için mücadele mi veriyorsunuz?

“Gebe kalmakta zorlanmak” da endometriozisin NHS listesinde yer alan bir belirtisidir hatta Mayo kliniğe göre çoğu kadın durumunu bu şekilde keşfeder. Endometriozis teşhisi aldıktan sonra çocuk sahibi olmak imkansız değildir; NHS, “endometriozis dokusunu çıkarmak için cerrahi, hamile kalma şansınızı artırmanıza yardımcı olabilir.” diyor. Hamile kalmakla ilgili sıkıntı yaşıyorsanız bunu jinekoloğunuzla paylaşın.

Endometriozisiniz olduğundan mı şüpheleniyorsunuz? Doktorunuzdan randevu almaktan çekinmeyin. Ağrılı ve üzücü bir durum olsa da, NHS, ağrı kesiciler ve doğum kontrol haplarından ameliyata kadar semptomları hafifletmek için birçok potansiyel tedavi listelemektedir. 

Bu sessizce katlanacağınız bir şey değil, bunun yerine daha iyi olmaya ve jinekoloğunuzla konuşmaya yönelik ilk adımı atın.

Kaynak Site: bustle.com
Çeviren: Dr. Tuğba Buket ÇALIŞKAN


Klinik Haberler
Klinik Endometriozis Tanısı İçin Önerilen Algoritma

Anahtar Noktalar

  • Endometriozis yalnızca cerrahi sonrası lezyonların histopatolojk incelenmesi ile kesin tanı almaktadır.
  • Tanımı için spesifik patognomonik klinik özellikler veya biyolojik belirteçler olmamasına rağmen uygun algoritma ile erken klinik tanı ve erken tedavi mümkün olabilmektedir.

Önemi:

  • Endometriozis kronik sistemik enflamatuar heterojen bir hastalıktır ve hastalığın ilerlemesinin engellenmesi, infertilite (kısırlık) ve pelvik ağrı gibi semptomlarının azaltılması için tedavisinin mümkün olan en erken evrede başlatılması gereklidir.

Ne yapıldı?

  • Med-line veri tabanı tanı gecikmesini engellemek amaçlı uygun bir klinik endometriozis tanısı oluşturmak için 2008-2018 yılları arasında ağrı ve infertilite gibi endometriozis semptomları için taranmıştır.

Algoritma:

Yazarlar endometriozise giden aşağıdaki algoritmayı ek özellikleri ile beraber tanımlamışlardır. Böylece diğer ek tanılar göz önüne alınabilir:

  • Semptomların varlığını değerlendir: pelvik ağrı tek başına endometriozise aİt bir belirteç değildir fakat kronik, siklik, persistan (devamlı) veya progresif (ilerleyici) olarak tanımmlanırsa endometriozis olasılığı artmaktadır. Erken evrelerde tipik olarak menstrual (adet dönemi ile ilgili) olan ağrı nonmenstrual (adet dönemi ile ilgili olmayan) pelvik ağrıya ilerler ve hasta tarafından ”menstrual ve nonmenstrual dönemde şiddetli ve ilerleyici” olarak tanımlanmaktadır. Ayrıca derin disparöni (cinsel ilişkide ağrı), siklik diskezi (ağrılı dışkılama) ve dizüri (ağrılı idrar yapma) normal kadınlardan daha sık görülmektedir. Bunlara eş zamanlı siklik olmayan kramp tarzı semptomlar ise farklı ek hastalık düşündürmelidir.
  • Hastanın hikayesini gözden geçir: aile hikayesi, ağrı kesici tedavisine yanıt vermeyen adolesan dismenore (ağrılı adet dönemi), infertilite endometriozis ile bağlantılıdır.
  • Fizik muayene yap: retrovert uterus, cul-de-sac nodülü, endometriozis ile uyumlu kitle, spekulum muayenesinde veya deride aşikar endometriozis araştırılmalıdır.
  • Görüntüleme iste: ultrasonda endometrioma (çikolata kisti) varlığı, kayma bulgusu veya nodül varlığı endometriozis ile bağlantılıdır.

Diğer taraftan,

  • Laparoskopinin (kapalı operasyon) değeri ve hastalığın yönetimindeki rolü küçümsenmemelidir.
  • Laparoskopide endometriozis belirlenmesi lezyonların görsel olarak tanımlanmasına dayanmaktadır, bu nedenle lezyonların ve yerleşimlerinin heterojenitesi düşünüldüğünde endometriozis konusunda uzman görüşü şarttır.
  • Laparoskopi ile ilişkili cerrahi risk genellikle düşüktür fakat pragmatik bir görüş açısından bakıldığında endometriozis tanısı ve yönetimi için yapılacak laparoskopinin maliyeti düşünülmelidir.
  • Yukarıdaki algoritma medikal tedavinin yetersiz olduğu durumlarda, laparoskopinin bir tedavi seçeneği veya tanı yöntemi olarak değerini azaltmamaktadır.

Özet

“American Journal of Obstetrics and Gynecology” adlı dergide endometriozis tanısındaki zorluklar ve hastalığın kadın günlük yaşantısı üzerine etkisi hakkında yakın zamanda yayınlanmış bu makale California Üniveritesi San Diego (UC San Diego)’dan Agarwal ve arkadaşları tarafından yapılmıştır.

Yazarlar endometriozis hastalığının, ağrı ve infertilite gibi tanıyı 4 ile 11 yıl geciktirebilen belirsiz klinik semptomlarını içeren doğasına dikkat çekmektedir. ABD’de son yapılan toplum bazlı veriler reprodüktif çağda endometriozis tanısı alan 4 milyondan fazla kadın olduğunu göstermektedir. 10 endometriozis vakasından 6’sının tanı almadığı düşünüldüğünde tahmin edilen rakam 6 milyondan fazladır. Endometriozis tanısının altın standardı laparoskopik operasyon ve histopatolojik onaydır. Tanıda gecikme dünya çapında görülmektedir ve hastanın eğitim seviyesi, ağrı farkındalığı, doktor hasta ilişkisi, ilk muayene sonrası uzamış aralıklı kontroller ve laparoskopinin ertelenmesi ile yakın ilişkilidir.

Bunun ötesinde endometriotik lezyonların derinliği ve yerleşimi hastanın sözünü ettiği ağrı ile ilintili olmayabilmektedir ve temel iki semptom olan ağrı ve infertilite hastalığa özgü olmamakla beraber başka bir hastalığın yansıması da olabilmektedir. Hastalığa özgü biyolojik belirteç bulunmaması, hastalığın gecikmiş tanısını önlemek için, yazarları endometriozisin klinik tanımlamasına yönlendirmiştir. Bu makale endometriozisin klinik tanısına odaklanılması gerektiğine dair bir çağrı görevi taşımaktadır. Yazarlar ayrıca laparoskopinin tanı ve yönetimdeki yararının küçümsenmemesi gerektiğini, laparoskopik endometriozis tanısı için uzman görüşünün şart olduğunu ve laparoskopi ile ilişkili cerrahi riskin düşük olduğunu da eklemektedir.


Kaynak Site: endonews.com
Çeviren: Dr. Aslıhan DERİCİOĞLU

Klinik Haberler
Yeni Lipid Biyobelirteçleri Endometriozisin Erken Teşhisini Sağlayabilir

Anahtar noktalar

Vurgu

  • Araştırmacılar, endometriozisin erken teşhisi için yeni biyolojik belirteçlerin keşfedilmesini amaçlamaktadır.

Anahtar sonuçlar

  • Laparoskopik ve histeroskopik olarak endometriozis tanısı konan 21 hasta ile endometriozisi olmayan 20 kadın çalışmaya dahil edildi.
  • Araştırmacılar, bu iki grupta farklı Fosfatidik Asit (PA), Fosfatidilkolin (PC) ve Fosfatidilserin (PS) metabolitlerinin varlığını incelemeye çalışmışlardır.
  • Endometrial dokunun, özgün lipidler içeren farklı bir lipid profiline sahip olduğu Önemli olarak, iki çalışma grubu arasında en çok değişenin PA (25: 5/22: 6) olduğu bulundu.

Ne yapıldı?

  • Bu çalışma, kütle spektrometresine dayalı metabolomik kullanılarak PA, PC ve PS değişikliklerini içeren spesifik lipid metabolitlerinin evre I-II endometriozis ile ilişkili olduğunu bulmuştur.

Sınırlamalar

  • Bu çalışmanın sonuçlarını doğrulamak için endometriozisin lipid metabolomiklerini analiz eden daha kapsamlı bir çalışmaya ihtiyaç vardır.

Özet

Halen, endometriozisin erken tespiti için spesifik klinik tanı belirteçleri, yaygın kullanım için yeterli özgüllük ve duyarlılıkta bulunmamıştır.

Endometriozisi mümkün olduğunca erken tespit etmek için hem etkili hem de invazif olmayan yeni tanısal biyolojik belirteçlere ihtiyaç vardır. Bu yazıda, yazarlar elektrosprey iyonizasyon yüksek çözünürlüklü kütle spektrometresi (UHPLC-ESI-HR-MS) ile ultra-yüksek performanslı sıvı kromatografisi kullanarak endometriotik lezyonların lipit profilindeki değişiklikleri araştırmaktadır.

Laparoskopik ve histeroskopik olarak endometriozis tanısı konan 21 hasta çalışmaya dahil edilirken, 20 infertil kadın kontrol grubu olarak eklendi. Ötopik endometrial doku her iki hasta popülasyonundan elde edildi ve m / z değerleri, retansiyon süreleri (spesifik lipit metabolitinin  belirteci) ve tepe noktalarından oluşan üç boyutlu verileri çizerek analiz edildi. Endometriozis ile kontrol dokusu arasındaki lipid metabolitleri arasındaki farklar çizildi ve potansiyel belirteçler alıcı işletim karakteristiği (ROC) ve eğri altındaki alan (AUC) parametreleri kullanılarak analiz edildi. Bu bilgi daha sonra yüksek veya düşük özgüllük ve duyarlılığı olan lipidleri ayırmak için kullanılmıştır.

Araştırmacılar, endometriozisli ve endometriozisi olmayan hastalardan elde edilen dokular arasındaki aynı tutma sürelerinde saptanan zirve yoğunluklarında birçok farklılık bulmuşlardır.

Endometrial dokunun, çoğunlukla aşağıdaki lipid seviyelerini içeren farklı bir lipid profili olduğu bulundu: PC (18: 1/22: 6), PC (20: 1/14: 1), PC (20: 3/20: 4) , PA (25: 5/22: 6) ve PS (20: 3/23: 1) Özellikle, PA (25: 5/22: 6) düzeyleri, endometriozis grubundan elde edilen dokularda kontrol grubuna göre daha yüksekti. Erken endometriozisi öngören tam model için ROC eğrisinin AUC’si, 0.905 duyarlılık ve 0.750 özgüllük ile 0.871 idi.

Araştırmacılar, analizlerine dayanarak bu lipid metabolitlerinin endometriozisin potansiyel belirteçleri olabileceğini iddia etmektedirler.

Kaynak Site: endonews.com
Çeviren: Dr. Işık Sözen

Klinik Haberler
Endometriozis Öngörüsünde Kullanılabilecek Yeni Biyobelirteçler

Önemi

-Uzmanlar, HMGB1, Osteopontin (OPN) ve Hyaluronik Asit (HA)’in endometriozis öngörüsünde kullanılabilecek biyobelirteçler olabileceği konusunda yeni bir fikir ortaya attı.

-Endometriozis için girişimsel olmayan bir tanı prosedürü mevcut değildir, çünkü etkilenen yerdeki boyut, derinlik gibi özellikler heterojen olabilir.

-Şimdiye kadar yapılan çalışmalar, ardarda hasarlanan ve iyileşen endometriotik dokularda fibroz denilen bir mekanizmanın meydana geldiğini göstermektedir.

-Endometriozise özel biyobelirteç, endometriozisdeki fibrozu içeren dinamik değişimi yansıtabilmelidir.

-Çin’deki Fudan Üniversitesi’nden Dr. Guo ve grubu, fare ve insandaki endometriozisli dokuları kullanarak biyobelirteçleri test etmeye karar verdi.

Anahtar Noktalar

-Fare kanındaki HMGB1 ve OPN seviyesi, kontrol grubu ile karşılaştırıldığında, endometriozisli farelerde önemli ölçüde daha yüksektir.

-Bu belirteçler hem endometriotik lezyonda hem de fibrozlu dokuda test edildi.

-HMGB1, OPN ve HA belirteçleri incelendiğinde, sadece OPN fibroz derecesi ile ilişkilendirildi. Bununla birlikte, her üç belirteç de endometriozis lezyon ağırlığı ile ilişkiliydi, ancak kandaki OPN seviyeleri en yüksek korelasyona sahipti.

-Endometriozisli kadınlarda kandaki HMGB1, OPN ve HA düzeyi, sağlıklı kontrol seviyesinden anlamlı derecede yüksekti.

-Belirteçler ayrıca lezyonlarda fibrozun derecesi ile pozitif olarak ilişkilidir.

Sonuç

-Kandaki HMGB1, OPN ve HA düzeyleri, hem fare hem de insan endometriozis dokularından endometriozis için kabul edilebilir biyobelirteçlerdir. Bununla birlikte, bu çalışma yalnızca sınırlı sayıda numuneye sahiptir, bu nedenle bulgunun farklı endometriozis alt tipleri olan geniş bir örneklem grubunda doğrulanması gerekir.

Özet

Endometriozis, östrojenden etkilenen, rahim içi dokusunun vücudun başka yerlerinde görülmesiyle karakterize, kadınların %10’unu etkileyen bir jinekolojik durumdur. Hayat kalitesini ciddi şekilde etkileyen bu durum için, şimdiye kadar girişimsel olmayan bir tanı yöntemi yoktu. Çünkü lezyonların boyut ve derinliği, dokular arasında farklılık gösterdiğinden, herhangi bir kan testi durumun ciddiyetini gösteremiyordu.

Bu çalışmada, Fudan Üniversitesi’nden Dr.Guo ve grubu, önce farelerde, sonra insanlarda endometriozis tanısı için kullanılabilecek biyobelirteçleri araştırdılar. Önce, kandaki HMGB1, OPN ve HA seviyelerini endometriozisli insan ve farelerde ölçtüler. HMGB1 ve OPN düzeyi, endometriozisli farelerde kontrol grubuna kıyasla anlamlı derecede yüksekti. Belirteçler hem endometriotik lezyonda hem de fibrozlu dokuda immünohistokimya yapılarak test edildi. Kandaki bu belirteçlerin seviyesinin fibrozun derecesi ile uyumlu olup olmadığını araştırdılar. Sadece OPN’nin ilişkili olduğu tespit edildi. Fakat, her üç belirteç de, endometriozis lezyon ağırlığı ile ilişkiliydi, ancak plazma OPN seviyeleri lezyon ağırlığında da en yüksek korelasyona sahipti.

30 hasta ve 20 sağlıklı gönüllü çalışmaya katıldı. Belirteçlerin kandaki seviyesi, endometriozisli hastalarda, sağlıklı gönüllülere göre anlamlı olarak daha yüksekti. İlginç şekilde, bu seviye, endometriozis nedeniyle ameliyat olan hastalarda 3 ay sonra yapılan test tekrarında, daha düşük bulundu. Belirteçler aynı zamanda lezyonlardaki fibroz derecesiyle de uyumluydu.

Hem fare hem de insan endometriozis dokularından elde edilen sonuçlara göre, kandaki HMGB1, OPN ve HA seviyeleri endometriozis için kabul edilebilir biyobelirteçlerdir. Çalışmanın sınırlamaları da vardır, örneğin bu çalışmada endometriozisin farklı alt tiplerini araştırılmamıştır. Ayrıca, bu çalışma sınırlı hasta sayısı içerdiğinden, geniş bir örneklem grubunda bulgunun onaylanması gerekir.

Kaynak Site: endonews.com
Çeviren: Dr. Işıl AYHAN

Klinik Haberler
Endometrioziste Hangi Tanı Yöntemi Daha İyi?

Transvajinal ultrason nodüllerin yerini daha iyi gösterirken, manyetik rezonans görüntüleme (MR) mesane (idrar kesesi) endometriozisinde daha başarılı.

Önemi

-Transvajinal ultrason, vajinal ve rektovajinal endometriozis tanısında daha iyi gibi gözükse de MR mesane endometriozisi tanısında daha iyidir.

-Derin infiltran endometriozisin (DIE) doğru teşhisi, tedavi stratejilerine karar vermede önemlidir.

Ne yapıldı?

-Araştırmacılar DIE’li 48 kadını analiz etti.

Anahtar sonuçlar

-Transvajinal ultrason, rektovajinal endometriozis tespitinde %77, MR ise %69 doğruluk oranına sahiptir.

-Transvajinal ultrasonun doğruluğu vajinal endometriozis tespitinde %94, MR’ın ise %89’dur.

-MR, mesane endometriozisi tespitinde %92’lik bir doğruluğa sahip olan transvajinal ultrason ile karşılaştırıldığında daha iyidir (%96).

-Nodülün boyutunun, iki tekniğin doğruluğu üzerinde bir etkisi yoktur.

Çalışmanın Kısıtlılıkları

-Bu çalışmada hasta sayısı nispeten düşüktü ve çevresindeki fibroz nedeniyle nodül boyutunu ölçmek zordu. Bu faktörler elde edilen sonuçları etkilemiş olabilir.

-Çalışmaya alınan tüm hastalar DIE’ye sahipti ve bu görüntüleme tekniklerinin duyarlılığını ve özgüllüğünü etkileyebilir.

Özet

Transvajinal ultrason, yeni yayınlanan bir çalışmaya göre, MR ile karşılaştırıldığında, vajinal ve rektovajinal endometriozisin daha kesin bir lokalizasyonunu sağlar. Bununla birlikte, MR mesane endometriozisini saptamada daha iyi bir doğruluğa sahiptir ve yazarlara göre mesane endometriozis şüphesi varsa önerilmelidir. İki yöntemin de etkinliği, nodüllerin boyutundan etkilenmiş görünmemektedir.

Doğru yöntemi seçmek, DIE teşhisinin doğruluğunu artırabilir ve en iyi tedavi sürecinin zamanında başlatılmasını sağlayabilir.

Bu iki tekniğin DIE’yi tespit etmedeki etkinliğini karşılaştırmak ve nodüllerin boyutunun teşhis doğruluğunu etkileyip etkilemediğini değerlendirmek için, İspanya, Madrid’deki “La Paz” Üniversitesi Hastanesinde Dr. Roberto Rodriguez tarafından yönetilen bir araştırma ekibi, DIE tanısı alan 48 kadını analiz etti. Transvajinal ultrasonun, MR oranı olan %69’la karşılaştırıldığında, rektovajinal endometriozis vakalarının %77’sini tespit edebildiğini buldular. Vajinal endometriozis durumunda oranlar transvajinal ultrasonda %94, MR’da ise %89 olarak bulundu.

Buna karşılık, MR, mesane endometriozisi tespitinde transvajinal ultrasona kıyasla daha yüksek doğruluk gösterdi (%92’ye karşı %96). Nodül büyüklüğünün, her iki tekniğin doğruluğu üzerinde bir etkisi yoktu.

Araştırmacılar, “Tüm pelvik alanlar, DIE tanısı için iki tamamlayıcı yöntem kullanılarak doğru bir şekilde haritalanabilir” görüşündeler. Mesane tutulumundan şüphelenildiğinde MR’ın önerilmesi gerektiğini eklediler.

Transvajinal ultrason vajina, uterus, fallop tüpleri, yumurtalıklar ve mesaneyi vajinaya yerleştirilmiş bir aletle incelemek için kullanılan bir işlemdir. Cihaz, bir bilgisayar ekranında görüntü oluşturan pelvik organları yansıtan ses dalgaları üretir.

MR, manyetik alan ve radyo dalgaları kullanarak pelvik organların ayrıntılı görüntülerini oluşturabilen bir yöntemdir. Endometriozis tespitinde umut vaat etmektedir, ancak tüm endometriozis vakalarının teşhisinde yeterince kesin olmayabilir ve cerrahi her zaman en kesin tanı yöntemidir.

Kaynak Site: endonews.com
Çeviren: Dr. Işıl AYHAN

Klinik Haberler
Endometriozis Tanısı Ne Kadar Süre Alır?

Kadınlar endometriozis teşhisi konulmadan önce ne kadar beklemek zorundadır ve bunu etkileyen faktörler nelerdir?

Anahtar Noktalar

Öne çıkan noktalar

Endometriozis teşhisi koymada hala semptomlarının ilk ortaya çıkışından sekiz yıl sonrasına kadar gecikme bulunmaktadır.

Önemi

Bu rapor klinisyen eğitiminin ve endometriozis hakkında halkın bilinçlendirilmesinin önemini vurgulamaktadır.

Ne yapıldı?

İngiltere’deki araştırmacılar endometriozisli 101 kadının psikososyal durumunu, semptomlarını ve yaşadıklarını kendi rapor ettikleri bir anket aracılığıyla analiz ettiler.

Anahtar sonuçlar

İlk belirti başlangıcından endometriozis tanısına kadar yaklaşık sekiz yıl kadar bir gecikme vardır. Semptomlar ne kadar erken ortaya çıkarsa hastalık o kadar geç teşhis ediliyor gibi görünmektedir. Gecikmiş tanıya katkıda bulunan faktörler; ergenlikte adet sancıları, rektovajinal endometriozisin varlığı, ağrının olağanlaştırılması ve sağlık çalışanlarının tutumlarını içermektedir.

Çalışmanın kısıtlılıkları

Bu çalışma, geçmiş olayları %100 doğru olmayan bir şekilde hatırlayabilen katılımcılar tarafından sağlanan bilgilere dayanan, retrospektif (geriye dönük) bir çalışmadır.

Sonuçlar, endometriozis merkezine katılan kadınlarla sınırlıdır. Bu kadınlar şiddetli endometriozisi ya da tedaviye cevap vermeyen endometriozisi olan kadınlar olabilir. Dolayısıyla, sonuçlar tüm endometriozis vakaları için temsili olmayabilir.

Özet

Yeni bir İngiliz çalışmanın da teyit ettiği üzere endometriozis tanısına ulaşmak için ilk semptomlar çıktığı andan itibaren yaklaşık sekiz yıl sürmektedir. İlginçtir ki, semptomlar ne kadar erken ortaya çıkarsa, hastalık o kadar geç teşhis edilir.

Yazarlara göre, gecikmiş bir tanıya neden olan faktörler şunlardır:

  • Ergenlikte adet sancıları,
  • Rektovajinal endometriozis varlığı,
  • Ağrının olağanlaştırılması ve
  • Sağlık profesyonellerinin tutumları

Bu bulgular, hastalığın erken teşhisini ve tedavisini sağlamak için klinisyen yetiştirmenin ve endometriozis hakkında halkın bilinçlendirilmesinin önemini vurgulamaktadır. Bu şekilde, tedavi edilmeden bırakıldığında gelişen endometriozis ile ilişkili diğer durumların ve komplikasyonların insidansı azaltılabilir.

“Journal of Obstetrics and Gynecology” adlı dergide yayınlanan araştırma için, İngiltere’deki Guildford Kraliyet Surrey İlçe Hastanesi’ndeki bir jinekolog olan Bay Andrew Kent’in yönetiminde araştırmacılar endometriozisli 101 kadını topladı. Araştırmacılar kadınlardan psikososyal durumları, semptomları ve deneyimleri hakkında 20 madde içeren bir anket doldurmalarını istedi.

Araştırmacılar kadınların cevaplarını istatistiksel olarak analiz ettikten sonra, semptomların başlamasından endometriozis teşhisine kadar ortalama sekiz yıllık bir gecikme olduğu sonucuna varmışlardır. “Bu çalışmanın sonuçları, endometriozis ile ilgili önemli bir tanısal gecikmeyi vurgulamaktadır.”

Endometriozis tanısı konmadan önce dünya çapında yedi ila dokuz yıl gecikme olduğu zaten bilinmektedir. Bu gecikmeyi kısaltmak, aynı zamanda cerrahi tedavileri ve sonuçlarını standardize etmek için, 2011’de İngiltere’deki kendi konularına spesifik endometriozis merkezleri açıldı. Ancak, bu merkezlerin herhangi bir iyileşmeye yol açıp açmadığını kontrol etmek için bugüne kadar hiçbir değerlendirme yapılmamıştır.

Bu çalışma, kendi konularına spesifik olan bu endometriozis merkezleri açıldığından beri tanısal gecikmelerde hiçbir gelişme olmadığını göstermekte ve klinisyenlerin ve halkın bu zorlayıcı durum hakkında daha fazla eğitilmesinin önemini vurgulamaktadır.

Kaynak Site: endonews.com
Çeviren: Dr. Miray Nilüfer Cimşit
Klinik Haberler
Endometriozis Tanı ve Tedavisinde Son Gelişmeler

Endometriozis, geniş araştırmalara rağmen tanı ve tedavisi açısından halen esrarengiz bir hastalıktır.

Anahtar Noktalar

Önemi

Endometriozis, tanı ve tedavisi ile ilgili birçok konuda aydınlanmayı bekleyen bir hastalıktır.

Ağrı ve kısırlığa bağlı endometriozisli kadınlar ayırıcı tanı, tedavi seçenekleri ve doğurganlık koruyucu yöntemler hakkında bilgilendirilmelidir.

Ne yapıldı?

Bu derleme, literatüre dayanarak endometriozis tanısı ve tedavisi ile ilgili gelişmeleri netleştirmek için yapılmıştır.

Makaleler Medline ve diğer internet tarayıcılarında “endometriozis, patogenez, tedavi ve kısırlık” arama kelimeleri kullanılarak değerlendirildi.

Okurlara patofizyolojik mekanizmalar, sınıflandırma ve tedavi seçenekleri sunuldu.

Ek olarak, gelecekte hamile kalmak isteyebilecek endometriozisli kadınlarda fertilite (doğurganlık) koruyucu yöntemler de belirtildi.

Sonuçlar

Endometriozis kronik enflamatuar bir hastalıktır, en sık görülen semptomlar ağrı ve fertilite problemleridir.

Patofizyolojik mekanizmasının altında yatan pek çok teori vardır, ancak kesin mekanizma henüz bilinmemektedir.

Endometriozisli kadınlarda genetik yatkınlığın varlığı, tek nükleotid polimorfizm dizisi ve genom çapında ilişkilendirme çalışmaları (GWAS) kullanılarak netleştirilmiştir.

Bakteriyel kontaminasyon hipotezi, etiyopatogenetik mekanizmaları açıklayan yeni bir kavramdır. Anormal oosit kalitesi ve azalmış endometrial alıcılık, endometriozisin in vitro fertilizasyon sonuçları üzerindeki olumsuz etkisiyle ilişkilidir.

Endometriozis ile berrak hücreli karsinom ve endometrioid yumurtalık kanseri riskinin artması arasında ilişki vardır

Amerikan Üreme Tıbbı Derneği (AFS), en yaygın kullanılan sınıflandırma sistemidir. Ancak, doğurganlık potansiyeli için prognostik bir ipucu sağlamamaktadır, bu nedenle Endometriozis Doğurganlık İndeksi (EFI) IVF (tüp bebek) dışı tedaviler için kullanılır.

Mevcut üç yöntem tıbbi tedavi, cerrahi ve tıbbi yardımlı üremedir, tıbbi tedavi seçenekleri küratif (tedavi edici) olmaktan ziyade baskılayıcıdır.

Endometriozisli kadınlarda embriyo ve oosit donması ve over doku kriyoprezervasyonu (dondurma) dahil fertilite koruma yöntemleri hakkında bilgi verilmelidir.

Özet

Endometriozis, üreme çağındaki kadınlarda yaygın olarak teşhis edilen östrojene bağımlı bir hastalıktır. Endometriozisli kadınların en sık şikayeti ağrı ve doğurganlık problemleridir. Etiyoloji, ayırıcı tanı ve tedavi ile ilgili birçok ileri araştırma yapılmış olmasına rağmen, halen esrarengiz bir hastalıktır.

Endometriozis gelişimini açıklayan en yaygın kabul gören teori, retrograd menstrüasyon teorisidir. Endometriozisin altta yatan mekanizmasını anlamak için diğer teoriler; çölemik metaplazi, hormonal değişiklikler, oksidatif stres ve inflamasyon, immün fonksiyon bozukluğu, apoptoz baskılanması, genetik yatkınlık ve kök hücre teorisidir.

Genom çapında ilişkilendirme çalışmaları endometriozisli kadınlarda genetik duyarlılık olduğunu göstermiştir. Bakteriyel kontaminasyon hipotezi ve D vitamini eksikliği hipotezi son zamanlarda endometriozis gelişimindeki rol için tartışılmıştır.

Endometriozis, oosit (yumurta) kalitesi ve endometriyal alıcılık üzerindeki olumsuz etkiden dolayı doğurganlığın kötü sonuçları ile ilişkilidir.

Üç endometriozis formu vardır: peritoneal, over (endometrioma=çikolata kisti) ve derin infiltrasyonlu endometriozis. En yaygın kullanılan sınıflandırma sistemi, endometriozisi hafif, orta veya şiddetli olarak tanımlamak için lokalizasyona, implantların boyutuna, over endometriozisi ve yapışma derecelerine dayanan revize edilmiş Amerikan Üreme Tıbbı Derneği’ninkidir. Derin infiltrasyonlu endometriozis ve Endometriozis Doğurganlık Endeksi ve Enzian sınıflandırması, bu sınıflandırmanın detaylandırılması ve IVF dışı tedavilerin başarı oranının tahmin edilmesi için önerilmiştir.

Endometriozisin optimal yönetimi de hala belirsizliğini korumaktadır. Tedavi kararı, klinik durumu ve yaşı, semptom (belirti) şiddeti, hastalık derecesi ve yeri, üreme istekleri, diğer komorbiditeler (eşlik eden hastalıklar), tıbbi tedavi ve cerrahi ile ilgili yan etkiler ve komplikasyonlar ve maliyetler göz önüne alınarak hasta merkezli olmalıdır. Ağrının giderilmesi, kısırlığın iyileştirilmesi veya her ikisinin de endometriozis tedavisine yönelik olması gerekir. Mevcut tıbbi ve cerrahi tedavi seçenekleri, yan etkiler, maliyet, tekrarlama riski, gebe kalma kabiliyeti üzerindeki etkiler gibi çeşitli sınırlamalara sahiptir. Cerrahi tedavi, tedavi algoritmasının gerekli bir parçası olmaya devam etmektedir.

Yazarlar “Endometriozis vakalarında ağrı ve infertilite ile başa çıkacak yeni tıbbi ajanlar bulmaya yönelik klinik çalışmalar var ve sonuçlar nispeten yakın bir zamanda biliniyor olacak” diye bir sonuca varmaktadırlar.

Kaynak Site: endonews.com
Çeviren: Dr. Miray Nilüfer Cimşit
« First‹ Previous121314151617Next ›
Page 16 of 17


EndoMart

Derneğimiz; hastaları, hasta yakınlarını, toplumu, hekimleri Endometriozis ve onun yol açtığı rahatsızlıklarla ilgili bilgilendirmek amacıyla kuruldu. Üreme çağındaki Her 10 kadından birisinin hastalığı olan Endometriozis’in etkilerinin daha az olduğu bir gelecek için çalışmalar yürütüyoruz.
Detaylı Bilgi

Endometriozis ve Adenomyozis Derneği

www.endometriosisschool.com
Youtube Instagram Facebook Twitter Linkedin

Kütüphane

Toplantı Sunumları
Videolar
Dergiler
Makaleler
Kılavuzlar
Kitaplar
Bülten Arşivi

Bilimsel Kaynaklar

www.endometriosis.org
www.endometriosisassn.org
www.endometriosis-uk.org
www.endofound.org
www.endocenter.org
www.endometriosisfoundation.org
www.apendoalliance.org

Adres

Osmanağa Mah. Osmancık Sok. Betül Han No:9 D:4 Kadıköy, İstanbul
Telefon: +90 532 515 69 99
Email: info@endometriozisdernegi.org

Copyright 2021 - Endometriozis ve Adenomyozis Derneği.