• +90 532 515 69 99
  • info@endometriozisdernegi.org
Youtube Instagram Facebook Twitter Linkedin
  • Türkçe
  • English
Üyeler İçin
Hastalar İçin

Türkçe

a:3:{s:6:"locale";s:5:"tr_TR";s:3:"rtl";i:0;s:9:"flag_code";s:2:"tr";}
Klinik Haberler
Derin İnfiltran Endometriozisli Hastalarda Ağrı ve Şiddeti

Endometriotik lezyonlarda perinöral invazyonun endometriozisle ilişkili ağrıda payı vardır.

Perinöral invazyon ile peritoneal endometriozisin etkileşimini anlamak derin infiltran endometrioziste pelvik ağrı tedavisine katkıda bulunabilir.

Anahtar Noktalar

  • Endometriozis ile ilişkili ağrı perinöral invazyonun sonucu olarak görünmektedir ve endometriozis ile ilişkili ağrı nöroanjiogenez isimli bir mekanizma tarafından oluşmaktadır.

Önemi

  • Bu çalışma endometriozisin perinöral tutulumunun derin infiltran endometrioziste önemli ve sık bir durum olduğunu ileri sürmektedir ve endometriozisle ilişkili ağrıyla yakından alakalıdır.

Ne yapıldı?

  • Yazarlar 64 histolojik olarak tanı almış endometriozis hastasındaki pelvik ağrı şiddetine dayanarak derin infiltran endometriozis ile perinöral invazyon arasındaki ilişkiyi inceleyen bir araştırma planladılar.
  • Perinöral endometriozis yüzdesi, yeni oluşan sinir lifleri ve mikrodamarların yoğunluğu incelendi ve ağrı şiddeti ile ilişkisi ortaya çıkarıldı.
  • Cerrahi öncesi, dismenore (ağrılı adet dönemi), disparoni (ağrılı cinsel ilişki) ve kronik pelvik (kasık) ağrının şiddeti ile değerlendirilen kişinin kendi bildirdiği ağrı son 6 ay için VAS skorları ile değerlendirildi.
  • İntakt sinir lifleri immunohistokimya ile belirlenmiştir ve double immunofloresans mikrodamarlar ve sinir lifleri arasındaki ilişkiyi göstermek için kullanıldı.

Anahtar sonuçlar

  • Yeni oluşan sinir lifleri perinöral endometriozisi olan hastalarda belirgin olarak artmıştır. Mikrodamar yoğunluğu da bu grupta anlamlı olarak yüksektir.
  • Perinöral invazyonu olan hastalarda invazyonu olmayanlar ile karşılaştırıldığında kronik pelvik ağrı, disparoni ve dismenore ağrı skorları anlamlı olarak yüksekti.

Özet

Çin, Sun Yat-sen Üniversitesi’nin Obstetri ve Jinekoloji Bölümünden Liang ve ark. “Journal of Pain Research” isimli dergide derin infiltran endometrioziste nörogenez ve ağrı için diğer potansiyel faktörler ile şiddeti arasındaki ilişkiyi açığa çıkarmak için prospektif (ileri dönük) bir çalışmayı içeren ilgi çekici bir makale yayınladı. 

Endometriotik nodülleri uterosakral ligamentler ve/veya rektovajinal septumdan laparoskopik (kapalı) olarak çıkarılan 64 derin infiltran endometriozisi olan hasta bu çalışmaya dahil edildi. Değerlendirme öncesinde hastalar histolojik olarak perinöral endometriozisin varlığına göre iki gruba ayrıldı.

İmmunohistokimya ve dual immunofloresans endometriozisin perinöral invazyonunu ve endometriotik dokulardaki mikrodamarların sayısını araştırmak için kullanıldı.

Derin infiltran endometrioziste endometriozisin perinöral varlığı yaygındı.  Perinöral endometriozisi olan hastalarda dismenore, disparoni ve kronik pelvik ağrı için ağrı skorları daha yüksekti ve aynı zamanda bu grupta yeni oluşan sinir lifleri ve mikrodamarların yoğunluğu anlamlı olarak artmıştı. Yeni oluşan sinir lifleri ve mikrodamarların yoğunluğu anlamlı korelasyon gösterdi.

Bu çalışmanın bulguları derin infiltran endometrioziste endometriozisin perinöral varlığının yaygın olduğu ve dismenore, disparoni ve kronik pelvik ağrıyı içeren endometriozis ile ilişkili ağrı ile yakından ilişkili olduğunu ileri sürmektedir.

Kaynak Site: endonews.com
Çeviren: Dr. Işık SÖZEN

Klinik Haberler
Egzersiz, endometriozis ile ilişkili postür ve pelvik ağrıyı iyileştirebilir.

Biraz egzersiz yapalım!

Anahtar noktalar

Vurgu:

  • Çalışma, egzersiz programının endometriozisle ilişkili postür (duruş) ve pelvik ağrı üzerindeki etkisini belirlemeye çalışmaktadır.

Önemi:

  • Haftada üç kez günde 30-60 dakika “düşük etki ve orta derecede efor” egzersizi, endometriozis ile ilişkili pelvik ağrıyı azaltmada faydalıdır.

Ne yapıldı?:

  • Hafif ile orta derecede endometriozisi olan 20 hastadan oluşan bir grup (26–32 yaş) dahil edildi.
  • Kullanılan egzersiz programı sedanter kadınlar için uygundu ve American College of Obstetricians and Gynecologists kılavuzlarına dayanmaktadır.
  • Endometriozise bağlı ağrının şiddetini değerlendirmek için ağrı şiddeti ölçeği kullanıldı.
  • Duruşu (postürü) değerlendirmek için raster stereografi sistemi kullanıldı.
  • Hastalar 4 haftalık ve 8 haftalık egzersiz programından sonra değerlendirildi.

Veri:

8 haftalık egzersiz programından sonra, endometriozisli kadınlar, egzersiz öncesi ile karşılaştırıldığında ağrı şiddeti ve torasik kifozda istatistiksel olarak anlamlı bir düşüş gösterdi.

Kısıtlılıklar:

  • Araştırma, ağrı için objektif sonuç ölçüsünden yoksundur.
  • Yazarlar egzersizin uzun dönem etkisini değerlendirmediler.
  • Araştırma, karşılaştırma için egzersiz yapmayan endometriozisli kontrol olgularını içermemekteydi.

Özet

Endometriozisden etkilenen kadınların yaklaşık yarısının hafif ile şiddetli kronik pelvik ağrısı vardır. Klinik olarak, postüral değişiklikler kronik pelvik ağrıdan muzdarip olanlarda sıklıkla görülür. Bu postüral değişiklikler, eşit olmayan pozisyonlar, kısalmalar, antaljik postürler (duruşlar) ve gerilimleri içerebilir. Ayrıca endometriozis, pelvik taban disfonksiyonu ve endometrial implantasyon bölgesinde sekonder kas-iskelet sistemi bozuklukları, (örn. psoas veya lumbar kas sistemi üzerinde kas iskelet sistemi semptomları oluşturan) ile ilişkilidir.

Fizik tedavi, hastalara kaslarını gevşetmeyi öğreterek ağrı döngüsünü kırmaya yardımcı olur ve böylece endometrioziste ağrıyı azaltabilir ve yaşam kalitesini arttırabilir. Düzenli fiziksel egzersiz ayrıca enflamatuar süreçlere karşı koruyucu etkilere sahip olabilir ve östrojen etkisine, overyan stimülasyona ve menstruel kanamanın (adet kanamasının) azalmasına katkıda bulunduğu iddia edilmiştir. Ancak, endometriozisli kadınlarda fiziksel egzersizin yararlı olup olmadığını tespit etmek için kanıt eksikliği vardır. Mısır, Beni-Suef Üniversitesi Pediatri ve Kadın Sağlığı Fizik Tedavi Bölümü’nden “The Journal of Physical Therapy Science” dergisinde Awad ve ark. tarafından yayımlanan bu makale endometriozisle ilişkili postür ve pelvik ağrıda egzersizin etkisini belirlemiştir.

Çalışma planı, hafif veya orta şiddette endometriozis tanısı konmuş bir grup hastayı, egzersiz programından önce, 4 haftalık ve 8 haftalık egzersiz programından sonra karşılaştırmıştır. Aralık 2015-Nisan 2016 tarihleri arasında Bab El-Sharia Üniversitesi Hastanesi Fizik Tedavi Bölümü’nde 26-32 yaş arasında ve VKİ 29 kg / m2 altındaki 20 hasta çalışmaya alındı.

Egzersiz programından önce, başlangıç ağrı şiddeti, 0’dan 4’e kadar olan ağrı şiddeti ölçeği ile ölçülmüştür (ağrı yok = 0, hafif ağrı = 1, orta derecede ağrı = 2, şiddetli ağrı = 3 ve dayanılmaz ağrı = 4). Ölçüm egzersiz programının 4 hafta sonrasında (12 seans) ve 8 hafta (24 seans) sonrasında tekrarlandı. Postural değerlendirme aynı zamanda omurga şekil analizi laboratuvarında torasik kifoz açısı ölçülerek değerlendirildi. Haftada en az üç kez sıklıkta, orta derecede ağır efor şiddetinde, günde 30-60 dakika ve düşük etki tipi içeren egzersiz programı sedanter kadınlar için American College of Obstetricians and Gynecologists kılavuzlarına dayanmaktadır.

Sonuçlar, egzersiz programından sonra endometriozis ağrısının şiddetinde ve postural kifoz deformitesi ile ilişkili torasik kifoz açısından da istatistiksel olarak anlamlı bir azalma olduğunu gösterdi. Bulgular, progresif kas gevşetme eğitiminin hormonal tedavi altındaki endometriozisli kadınlarda ağrı, endişe ve depresyonu iyileştirebileceğini düşündüren önceki çalışmalarla uyumludur. Diğer taraftan, fiziksel egzersizin endometriozis oluşumunu veya ilerlemesini engellemede bir rolünün olmadığı yönünde kanıtlar olduğu da belirtilmelidir.

Kaynak Site: endonews.com
Çeviren: Dr. Işık SÖZEN

Klinik Haberler
Derin İnfiltratif Endometriozis Cinsel Fonksiyonları Zayıflatıyor

Derin infiltratif endometriozisli kadınların büyük çoğunluğu cinsel fonksiyon bozukluğu yaşıyor ve bu durum kişilerin hayat kalitelerini olumsuz yönde etkiliyor.

Brezilya’da bulunan Servidor Publico Estadual Hastanesi’nden bir grup bilim insanı yakın zamanda “Derin İnfiltratif Endometriozisten Şüphelenilen Kadınlarda Cinsel Fonksiyonlar” başlıklı bir makale yayınladı. Bu çalışma derin infiltratif endometriozis (DIE)’li kadınların cinsel yaşam kalitelerini sorguluyor.

Araştırmacılar DIE tanısı konmuş veya DIE’den şüphelenilen 67 cinsel aktif kadın hastayı bu çalışmaya dahil etmişler ve her birinden konuya ışık tutacak bazı önemli bilgiler toplamışlardır. Katılımcıların endometriotik lezyonlarının karakteristikleri ENZIAN sınıflaması baz alınarak değerlendirilmiştir. Ağrı seviyeleri ise görsel analog skala ile analiz edilmiştir. Her katılımcıya 19 sorudan oluşan Kadın Cinsel Fonksiyon İndeksi (Female Sexual Function Index-FSFI) anketi verilmiştir. Bu anket katılımcıların cinsel fonksiyonlarının belirlenmesinde kullanılmıştır. Anketten yüksek puan almak, cinsel fonksiyonların iyilik halini göstermektedir. 26.55 puanın altında kalmak ise katılımcıda cinsel disfonksiyon olduğunu belirtmektedir.

Çalışmanın sonucuna göre katılımcıların %90’ından fazlasının semptomatik olduğu görülmüştür. Derin infiltratif lezyonların daha sık görüldüğü bölgeler ise rektosigmoid kolon ve retroservikal bölge olarak tespit edilmiştir. 23.4, çalışmada katılımcıların skorlarının median değeri olarak bulunmuştur. Katılımcıların %60’ından fazlası ise cinsel disfonksiyon sınırını belirten değerin altında kalmıştır.

Düşük FSFI skorları; mesane lezyonları, yaş ve lezyonun büyüklüğüne bağlı değişmekle birlikte derin disparoni ve rektosigmoidal endometiozis lezyonlarıyla ilişkili saptanmıştır. Buna ek olarak; periyodik barsak ağrılarının olması, vajinada lezyonların bulunması ve GnRH analoglarının kullanımı da derin disparoni ile anlamlı oranda ilişkili bulunmuştur.

Sonuç olarak pek çok endometriozisli kadının cinsel fonksiyon bozukluğu yaşadığı ve derin disparoninin cinsel disfonksiyonla korelasyon gösteren ağrılı bir pelvik semptom olduğu araştırmacılar tarafından ortaya konmuştur.

Kaynak Site: endonews.com
Çeviren: Dr. Hümeyra ÖZKAYA

Klinik Haberler
Endometriozisin Psikososyal Etkisi

Asıl Vurgu

            Kronik endometriozis ile ilişkili ağrının, etkilenen kadın ve eşlerinin psikososyal uyumlarında ve cinsel işlevleri üzerinde olumsuz bir etkisi vardır.

 Önemi

            Jinekologları, seksologları, psikologları/psikoterapistleri ve fizyoterapistleri içeren multidisipliner bireyselleştirilmiş, çift merkezli bir biyopsikososyal yaklaşım, endometriozis tedavisinde çok önemlidir.

 Ne Yapıldı?

  • İsviçreli araştırmacılar, endometriozisin hem hastaların hem de eşlerinin psikolojik, cinsel ve kişilerarası işlevsellik üzerine olan sonuçlarını ortaya koymak için bir inceleme yaptılar.
  • Gelecek için medikal, psikososyal ve entegre bakış açılarından oluşan tedavi yaklaşımları ve tavsiyeleri önerilmektedir.

Anahtar Sonuçlar

  • Endometriozisin dört önemli sonucu vardır: psikolojik, cinsel, ilişki ve sosyal.
  • Endometriozisli kadınlar, daha üst seviyelerde ağrı felaketleri, stres, daha fazla depresyon ve anksiyete gibi yüksek psikolojik sıkıntılar bildirmektedir.
  • Endometriozis, cinsel fonksiyonun tüm alanları üzerine etki ediyor gibi gözükmektedir: arzu/uyarılma, orgazm, tatmin ve ağrı. Hastaların %70-75’inde cinsel disfonksiyona yol açmaktadır.
    • Endometriozisli kadınların partnerleri, eşlerinin ağrısından muzdariptirler ve daha fazla psikolojik rahatsızlık oranına sahiptirler.
  • İlişkileri etkilenen kadınların %67’si, eşi ile yaşadığı sorunların esas olarak endometriozisten kaynaklandığını belirtmişlerdir.
  • Endometriozis günlük yaşam ve fiziksel işlevler üzerine zararlı bir etkiye sahiptir. Kadınların %16 ila %61’i hareket, günlük aktiviteler ve özbakım ile ilgili zorluklar yaşamaktadır.
  • Gelecekteki araştırmalar, metodolojilerini genişletmeli, prospektif ve longitudinal çalışmalar olmalı ve cinsel iyiliğin tüm yönlerini, farklı baş etme yöntemlerini ve infertilitenin sonuçlarını içermelidir.
  • Endometriozis tedavisi, jinekologları, seksologları, psikologları/psikoterapistleri ve fizyoterapistleri içeren multidisipliner bir ekip içermelidir.

Kaynak Site: endonews.com
Çeviren: Dr. Ayşegül Mut

Klinik Haberler
Ağrı duyumsaması ve ağrı şiddeti sağlıkla ilgili yaşam kalitesini olumsuz etkiler

Endometriozisi olan kadınlar kişiselleştirilmiş psikolojik müdahalelerden yararlanabilirler.

Anahtar noktalar

Öne Çıkan

İlk defa, bu benzersiz çalışma endometriozisli kadınlarda ağrı duyumsanmasının etki yönlerini analiz etmiş ve ağrı duyumsaması ve ağrı şiddetinin sağlıkla ilgili yaşam kalitesini (HRQoL) olumsuz etkilediğini bulmuştur.

Önemi

  • Olumsuz ağrı duyumsaması HRQoL’i azaltmanın ötesinde etkilere sahiptir. Ameliyat sonrası ağrı artışı, cerrahi sonrası kronik ağrı gelişmesi için bir risk faktörüdür ve aşırı ilaç kullanımı ve artmış sağlık sistemi kullanımına neden olur.
  • Tıbbi profesyoneller, olumsuz ağrı duyumsaması mevcudiyetinde endometriozisle ilgili ağrının tedavisinde psikolojik müdahalelerin eklenmesini düşünmeye ihtiyaç duyarlar.

Ne yapıldı?

  • Yaşları 18-49 arasında 52 hasta ve 42 sağlıklı kontrol çalışmaya katıldı.
  • Katılımcılar HRQoL, ağrı duyumsaması ile ilgili anket doldurdular ve ağrı şiddetini derecelendirdiler.
  • Ağrı duyumsaması, ağrı şiddetini ve HRQoL’i belirlemek için istatistiksel analizler yapıldı.

Anahtar Bulgular

  • Endometriozis hastalarının sağlıklı kontrollere göre HRQoL’ü daha düşük idi.
  • Ağrı duyumsaması endometriozisli kadınlarda sağlıklı kontrollere kıyasla belirgin oranda farklı bulundu.
  • Daha yüksek ağrı şiddeti olan katılımcılar daha düşük HRQoL bildirdiler.
  • Katılımcıların ağrı duyumsama skorları ve HRQoL arasında negatif ilişki bulundu.
  • Ağrı şiddeti ve ağrı duyumsaması arasında güçlü pozitif bir ilişki bulundu.
  • Ağrı şiddeti ve ağrı duyumsama skorları bağımsız olarak analiz edildiğinde, HRQoL üzerine belirgin negatif bir ilişki bulundu.

ÖZET

Ağrı kişisel bir deneyimdir ve her birey için farklıdır. Bezdirici oluşu, ağrı korkusu ve aşırı ağrı farkındalığı ağrının hissedilmesini sağlayan önemli faktörlerdir. Bu faktörler ağrının duyumsanması olarak tanımlanır ve ağrının getirdiği anksiyete ve ağrı hissine sabit odaklanmayı da içeren ağrının negatif değerlendirmesini ifade eder. Ağrının duyumsanmasının etkisi bazen o kadar şiddetli olur ki tıbbi tedavinin etkinliğini bozabilir. Yazarlar, ağrı duyumsanmasının endometriozisli hastalarda yaşam kalitesi üzerinde önemli bir rol oynadığını ileri sürmüşlerdir ve bu nedenle ağrı şiddeti ve duyumsamasının endometriozisli kadınlarda sağlıkla ilgili yaşam kalitesiyle (HRQoL) nasıl ilişkili olduğunu araştırmışlardır. Bu, bu ilişkiyi keşfetmek için ilk çalışmadır.  

Ararştırmacılar yaşları 18-49 arasında olan 52 hasta ve 42 kontrol seçmişlerdir. Katılımcılar HQRoL’e ilişkin iki anket doldurmuşlardır: Standart Kısa Form Yaşam Anketi (SF-36) versiyon 2.0, ve Endometriozis Sağlık Profili 30 (EP-30). Ayrıca ağrı duyumsamasına yönelik üç anket doldurmuşlardır: Ağrı Katastrofi Ölçeği (PCS), Ağrı Farkındalık Anketi (PVAQ) ve Ağrı Anksiete Semptom Skalası (PASS). Ayrıca, ağrılarını sözel Numerik Derecelendirme Skalası (NRS) kullanarak da derecelendirmişlerdir. Yazarlar, ağrı duyumsaması, ağrı şiddeti ve HRQoL arasındaki ilişkiyi belirlemek için istatistiksel analiz yapmışlardır.

Çalışmanın sonuçları, endometriozisli kadınların sağlıklı kontrollere kıyasla belirgin azalmış HRQoL’ü olduğunu doğrulamıştır. Çalışmadaki, daha önce bildirilmeyen özgün bulgu, ağrı duyumsaması ve ağrı şiddetinin HRQoL ile negatif ilişkisi olduğudur, ağrı şiddeti ağrı duyumsamasına göre biraz daha fazla etkilidir.

Korkudan Kaçınma Modeli bu çalışmanın sonuçları için teoritik bir açıklama sağlamaktadır. Ağrıdan kaçınmayı amaçlayan kişiler, ağrıyı felaket olarak değerlendirme eğiliminde ve bunu bir tehlike olarak görmektedirler. Bu durum, ağrı sinyallerinden dikkatin kaçınabilmesini olanaksız kılmakta ve aşırı duyarlı bir duruma yol açmaktadır. Sonuç olarak hastalar sosyal aktivitelerden geri durmaktadır ve yüksek düzeyde stres, güçsüzlük ve depresyon düzeyleri göstermekte, bu da yaşam kalitesini azaltmaktadır.

Bu çalışmaların bulguları endometriozisli kadınların bakımı için etkiler taşımaktadır çünkü olumsuz ağrı duyumsaması yaşam kalitesini azaltmanın ötesinde etkilere sahiptir. Diğer çalışmalar bunun ameliyat sonrası artmış ağrı gelişimi ve cerrahi sonrası kronik ağrı gelişimi için bir risk faktörü olduğunu, bulmuşlardır ve aşırı ilaç kullanımı ve artmış sağlık sistemi kullanımına yol açtığını bulmuşlardır. Bu nedenle yazarlar, özellikle bilişsel-davranış terapisi olmak üzere psikolojik bakımın, olumsuz ağrı duyumsaması olan endometriozisli kadınlara uygulanmasını önermektedirler.

Kaynak Site: endonews.com
Çeviren: Melodi İnceboz

Klinik Haberler
Endometriozisin Korkutuculuğunu Azaltan Doktor Kılavuzu

Endometriozis tedavisinde hastalar için aşırı stres ve kaygıya yol açabilen durumlar

ANAHTAR NOKTALAR

Vurgu

  • Bu yayın, cerrahi yönetimden veya endometriozisi anlamaktan kaynaklanan bilgi eksikliğinin, sağlık hizmeti veren kişinin hastalarda gereksiz kaygı veya korkuya neden olmasının bir mazeret olmaması gerektiğini belirtmektedir.

Önemi

  • Endometriozis stres yaratan bir durumdur ve atılacak her adım hastada gereksiz stres veya yüke neden olan tüm olası kaynakları azaltmalıdır.

Ne yapıldı?

  • Birçok çalışma ve profesyonel görüşe dayanan bu yayın, sağlık hizmeti verenler için bir kılavuzdur.

Anahtar noktalar

  • Endometriozisin cerrahi tedavisi ile ilgili olarak yayın şu konulara karşı uyarmaktadır:
  • Radyologlar tarafından konfirme edilemeyen ya da ekarte edilemeyen olası komplikasyonların kapsamlı tartışmaları
  • Postoperatif davalara karşı korunmak için hastayla en kötü senaryoları tartışmak
  • Uygun olmayan cerrahi rezeksiyonu kompanse etmek için hastalar ile yüksek nüks oranlarını tartışmak
  • Hastalığın patofizyolojisi ile ilgili olarak yayın şunları belirtmektedir:
  • Sağlık hizmeti verenler, hastalara hastalığın patofizyolojisini hiç kimsenin tam olarak anlayamadığını söylememelidirler, bu nedenle reçetelenen ilaçlar, bilinmeyen nedenleri hedef alamadıkları için fayda gösteremeyebilirler.
  • Yazarlar endometriozis yönetiminde hastalığın nüksü hakkında hastaları gereksiz yere üzmek yerine ağrıya odaklanması gerektiğini vurgulamaktadır.
  • Erken cerrahi, hastanın gelecekteki komplikasyonlar hakkında endişesinin azalmasına yardımcı olabilir.

ÖZET

CHU Estaing’in doktorları Canis, Bourdel ve Chauvet, yakın zamanda “Endometriozis: hastaları korkutmak, yetersiz cerrahi tedavi ve/veya patofizyoloji hakkında bilgi eksikliği için kabul edilebilir bir alternatif değildir” başlıklı makaleyi “Fertility and Sterility” isimli dergide yayınladı. Bu yazı endometriozisten muzdarip olan hastaları gereksiz stresten koruyacak ya da azaltacak olan uygun sağlık uygulamalarını belirledi.

Yazarlar endometriozis tedavisi için cerrahiyi olası bir seçenek olarak ele almaktadırlar. Hastada gereksiz strese neden olabilecek uygun olmayan ameliyat öncesi ve sonrası tartışmalara karşı dikkatli davranırlar. Bu tartışmalar, vücudun diğer bölümlerinin tutulumunu güvenilir bir şekilde dışlayamayan radyolojik muayenelerden, intra ve postoperatif risklerin aşırı vurgulanmasından ve nükslerin uygunsuz olarak görüşülmesinden kaynaklanabilir. Hastanın gelecekteki komplikasyonlar ile ilgili endişelerini azaltabileceği için, hastalığın erken evrelerinde cerrahi düşünülmelidir.

Yazarlar ayrıca sağlık hizmeti verenlere endometriozisin bilinmeyen nedenlerini ve endometriozis tedavilerinin tedavi etkinliğini hastalarla görüşmemeleri konusunda uyarırlar, çünkü bu durum hastada gereksiz strese neden olabilir.

Doktorlar, endometriozis hastaları ile nüks olasılığını tartışmak yerine kronik ağrıyı ele almalıdırlar.

Bu, endometriozis tedavisinde yeni bir yaklaşım olabilir, doktor, hasta ve onların ilişkisinden gelen aşırı gerginliği hafifletebilir.

Kaynak Site: endonews.com
Çeviren: Dr. Işık SÖZEN

Klinik Haberler
Özsaygı ve Özyeterlilik, Endometriozisli Kadınlarda Daha Az Psikolojik Sıkıntı Oluşumuyla İlişkilidir

Önemli kısımlar

Endometriozisli kadınlar arasındaki bireysel farklılıklar psikolojik sağlıkta rol oynar. Özellikle, özsaygı ve özyeterlilik olumlu ya da olumsuz olarak endometriozisin gidişatı ile ilişki içerisindedir.

Önemi

Kanıtlar, endometriozisin, kadınların ruh sağlığını etkilediğini göstermesine rağmen; özellikle pozitif veya negatif psikolojiye yol açabilecek bireysel faktörler (özsaygı, beden algısı, duygusal yeterlilik) daha az göz önünde bulundurulmaktadır.

Ne yapıldı?

Bu çalışma, ruh sağlığını öngörmede üç faktörün psikoloji üzerine etkisini araştırmaktadır: demografik değişkenler, endometriozis ile ilişkili değişkenler ve bireysel farklılıklar.

Çalışmaya 210 Kafkas kadın katılmıştır.

Demografik değişkenler ve endometriozis ile ilgili değişkenler hakkında bilgi toplamak için planlanan görüşmeler yapılmıştır; bireysel farklılıkları belirtmek için, ’Vücut Algı’ ölçeği’, ‘Görünüm ve İlişkilendirme’ ölçekleri, ‘Olumsuz Duyguları Düzenlemede Duygusal Özyeterlilik’ ölçeği, ‘Pozitif Duyguları İfade Etmede Duygusal Özyeterlilik’ ölçeği’ kullanılmıştır.

Ruh sağlığı “Hastane Anksiyete ve Depresyon Ölçeği” kullanılarak değerlendirilmiştir.

Anahtar sonuçlar

Bireysel farklılıklar ruhsal sağlığın öngörülmesinde önemli bir rol oynamıştır, daha fazla özsaygı ve özyeterliliğe sahip katılımcıların daha az sıkıntılı olduğu gözlemlenmiştir.

İstikrarlı yakın bir ilişki içinde olanlar, problemleri takıntılı bir şekilde düşünmeme eğilimindedirler.

‘Yüksek pelvik ağrı şiddeti’ genel olarak daha kötü ruh sağlığı ile ilişkilendirilmiştir.

Çalışmadaki kısıtlılıklar

Pelvik (kasık) ağrı, kadının adet döngüsüne bakılmaksızın ağrı şiddetini etkileyebilecek şekilde değerlendirilmiştir. Gelecekteki çalışmalar bu değişkenin etkileri için kontrol edilmelidir.

Çalışma kesitseldir ve kadınların endometriozis deneyiminin zaman içindeki evrimini anlamalarına izin vermez.

Şu an infertiliteye (kısırlığa) sebep olan ve olmayanları karşılaştırmada infertilitenin etkisi, olası kısırlık sebebi bilinmediğinden göz ardı ediliyor olabilmektedir.

Özet

Çalışmalar, endometriozisin ruh sağlığını ve yaşam kalitesini olumsuz yönde etkileyebileceğini tespit etmiştir. Ancak bazı çalışmalar, endometriozisli kadınların her zaman sağlıklı kadınlardan daha fazla sıkıntı çekmediğini göstermektedir. Bu araştırmalar bireysel farklılıkların, bireysel özsaygı ve özyeterlilik açısından, kadınların öznel endometriozis deneyimini açıklayabileceğini göstermektedir.

Bu çalışma İtalya’dan Faccin ve ekibi tarafından “Endometriozisli kadınlarda ruhsal sağlık: psikolojik sıkıntının öngörülmesi için arayış” başlığıyla “Human Reproduction” dergisinde yayınlandı. Ruh sağlığını öngörme faktörü olan üç kategorinin psikolojik etkileri bulundu: demografik değişkenler (yaş ve yakın ilişki durumu); endometriozis ile ilgili değişkenler (hormonal tedavi, cerrahi girişimler, mevcut infertilite, tanıdan geçen süre, ağrı şiddeti) ve bireysel farklılıklar (benlik saygısı, beden değeri, duygusal öz-etkililik).

Çalışmalar; yaş, yakın ilişki durumu, tedavi değişkenleri, mevcut infertilite ve pelvik ağrının anksiyeteyi (endişeyi) ve depresyonu etkileyebileceğini göstermiştir. Bu çalışma pelvik ağrı şiddetinin ruh sağlığını olumsuz etkilediğini doğrulamıştır. Yakın ilişki içinde olmanın sürekli ve verimli düşünme ile ilişkili olduğu yönündeki bulgular da literatürle desteklenmekte ve ortak etkenlerin olumsuz psikolojik sonuçlara karşı koruyucu bir faktör olabileceğini göstermektedir. Yazarlar, endometriozisin yakın ilişkilere olan etkisi konusunda daha fazla çalışma yapılmasını önermektedir. 

Önceki çalışmalardan farklı olarak, bu çalışma, tanıyla alakalı kısa sürenin artan anksiyete ile ilişkili olduğunu saptayarak literatüre katkıda bulunmuştur. Yazarlar bunun sadece hastalara duyarlı, saygılı ve iyi açıklanmış bir tanı koyma ihtiyacını doğrulamakla kalmayıp aynı zamanda erken psikolojik müdahalenin endometriozisli kadınlara faydalı olabileceğini düşündürmektedir. Zira bu da onlara yardımcı olarak ruhsal bozuklukların ortaya çıkma riskini azaltabilir ve hastalık ve bunun etkileri ile başa çıkmak için daha etkili stratejiler bulmak konusunda yardımcı olabilir. Yazarlar, gelecekteki çalışmaların, tanı koymada gecikmeler ile endometriozis ve mental sağlık arasındaki zamansal ilişkisini araştırmaya odaklanması gerektiğini öne sürmektedir.

En önemli bulgu, daha fazla özsaygı ve özyeterliliğe sahip katılımcıların endometrioziste bireysel farklılıklar ve ruh sağlığı arasındaki ilişkiyi daha az sıkıntılı bulduklarına dairdir. Bu ilişki diğer kronik durumları olan hastalarda da gözlenmiştir, ancak ilk kez bu çalışma ile endometrioziste keşfedilmiştir.

Yazarlar, bu bulguların, psikolojik tedavide özsaygısını ve özyeterliliğini geliştirmek için müdahalelerin sunulmasının önemini vurgulamakta ve bu konuda daha fazla çalışma yapılmasını önermektedir.

Kaynak Site: endonews.com
Çeviren: Dr. Ezgi DARICI

Klinik Haberler
“Bu derin yaralardan özgür kelebekler çıkacak”: Endometriozisin Kadınların Psikolojik Sağlıklarını Nasıl Etkilediği ile İlgili Temellendirilmiş Bir Teori

Endometriozisli, sıkıntılı ve sıkıntısı olmayan kadınlar hayatlarındaki aksaklıklardan bahsediyorlar.

Anahtar Noktalar

Önemi:

  • Bu, endometriozis ve psikolojik sağlık arasındaki ilişkiyi incelerken kişisel farklılıkları hesaba katarak yapılan ilk niteliksel çalışmadır.
  • Araştırmacılar özellikle aynı hastalığa sahip olan kadınların neden sadece bazılarının bu konuyla ilgili sıkıntıda olduğunu, bazılarının ise neden olmadığını araştırdılar.

Ne yapıldı?

  • Cerrahi endometriozis tanılı 74 kadınla açık röportajlar yapıldı.
  • Katılımcılar sıkıntılı ya da sıkıntılı olmadıklarının belirlenmesi için Hospital Anxiety ve Depression Scale’ı tamamladı.
  • Bu çalışma endometriozisin psikolojik sağlığı nasıl etkilediğine dair temellendirilmiş bir teori geliştirmeyi amaçladığından veri analizi, sabit komperatif metod kullanılarak veri toplanması üzerinden gerçekleştirildi.
  • Kodlar oluşturuldu ve jinekologların ve aynı zamanda endometriozis kuruluşlarının üyelerinin geri dönüşleriyle ortaya çıkan temalar tartışıldı.

Anahtar Sonuçlar

  • Sıkıntılı ve sıkıntısı olmayan hastalar için endometriozisle yaşamanın ortak noktaları 4 tema halinde ortaya kondu: ağrı tecrübesi, kronik hastalığa sahip olmak, öngörülen veya doğrulanmış infertilite ile başa çıkmak ve spesifik ve multidisipliner bakıma ihtiyaç duymak.
  • Sıkıntılı ve sıkıntısı olmayan katılımcılar arasındaki ana farklılık sıkıntılı kadınların hayatlarının birçok alanında aksaklık hissettiklerini belirtirken, sıkıntılı olmayan kadınların hastalığa adaptasyon ile takip eden ön aksaklıkları benimsemeleriydi. Aksaklık yaşamaya karşı devamlılık sağlamak teması temellendirilmiş teorinin merkezinde bulunmaktaydı.
  • Sıkıntılı ve sıkıntılı olmayan endometriozisli kadınlar arasındaki anahtar farklılıklar tanı zamanında, tanı iletişiminde, hasta- doktor ilişki kalitesinde, semptom varlığında, yakın ilişkilerde, finansal destekte, kadın kimliğinde, infertilite etkisinde, vücut algısında, cinsellikte ve endometriozisli yaşamın anlamında görülmüştür.

Çalışma limitasyonları

  • İncelenen grup kültürel olarak homojendi ve böylelikle kültürel inançların oynadıkları önemli rol arka plana atıldı.
  • Hastalar aynı klinikten alındığı için sonuçların genelleştirilmesi limitlenmiştir.

 ÖZET

            Milan Katolik Üniversitesi’nden ve Milan Üniversitesi’nden araştırmacılar “Journal of Health Psychology” adlı dergide nitelikli araştırmaların endometriozisin yaşam kalitesi ve psikolojik iyi hissetmeye negatif etkisi olduğunu göstermelerine rağmen kadınlar arasındaki bireysel farklılıkları analiz eden çalışmalarda eksiklik bulunduğunu not ettiler. Bu nedenle, endometriozisin özellikle de sıkıntılı ve sıkıntılı olmayan kadınlar arasındaki farklılıklara bakarak kadınların hayatlarını nasıl etkilediğini daha iyi anlamayı hedeflenmiş temellendirilmiş teori çalışmalarını yürüttüler.

Hem sıkıntılı hem de sıkıntılı olmayan katılımcılar endometriozisle yaşamanın ortak noktalarından bahsettiler. Bunlar, araştırmacılar tarafından 4 kategoriye ayrıldı: ağrı tecrübesi, kronik hastalığa sahip olma, öngörülen veya doğrulanan infertilite ile başa çıkma, spesifik ve multidisipliner bakıma ihtiyaç duyma. İki grup arasındaki anahtar farklılıklar, sıkıntılı kadınların hayatlarının birçok alanında aksaklık hissettiklerini belirtirken sıkıntılı olmayan kadınların devamlılığı sağladıklarını belirtmeleriydi. Sıkıntılı kadınlar hayatlarının birçok alanında aksaklıklardan bahsettiler: günlük normal aktiviteler (iş dahil), gelecek planları, yakın ve kişiler arası ilişkiler ve benlik hissi. Tersine, sıkıntılı olmayan kadınlar endometriozisin aksaklıklara sebep olduğunu fakat kendilerinin  bireysel olarak bununla baş etme ve bununla yaşama yolunu bulduklarını belirttiler. Sıkıntılı katılımcılar; tanıya giden yavaş yol, tanının zayıf komunikasyonu, negatif doktor-hasta ilişkisi, devamlı aktif pelvik (kasık) ağrı, zayıf yakın ilişkiler, negatif kadın kimliği hissi, negatif vücut algısı, ilgi eksikliği ve cinsel ilişkiden kaçınma ve kendilerini kötümser ve gergin betimleme gibi benzer tecrübeleri paylaştılar. Bunun tersine, sıkıntılı olmayan kadınlar çabuk tanıdan, tanının iyi komunikasyonundan, pozitif doktor hasta ilişkisinden, devam etmeyen semptomlardan, destekleyici sosyal ilişkilerden, kuvvetli yakın ilişkilerden, pozitif kadın kimliği hissinden, pozitif vücut algısından, aktif cinsel yaşamdan bahsetmelerinin yanında aynı zamanda iyimserdiler ve hastalıklarını kabulleniyorlardı.

            Yazarlar “Teoretik yapımızın merkezinde aksaklık yaşamaya karşı devamlılığı sağlama süreci vardı” ve “Endometriozisten etkilenen kadınların hastalığı tedavisi olmayan bir olay olarak görmeleri çok büyük bir stres kaynağı olabilir” diye belirttiler. Özellikle medikal uzmanlarla bağlantılı tanı zamanı gibi faktörlerin gelişme ihtiyacı, büyük risk faktörü olan doktor hasta ilişkisini vurguluyorlar. Ayrıca aksaklıklar sebebiyle negatif benlik hissine sahip olan hastalar psikolojik girişimlere ihtiyaç duyabilirler. Buna ek olarak kişiliğin aksaklık yaşamaya karşı devamlılığı sürdürmede rol oynayabileceği not edilmekte ve bu alanda daha çok çalışmanın yapılması gerektiği önerilmektedir.

Kaynak Site: endonews.com
Çeviren: Stj. Dr. Rümeysa KANTARCI

Klinik Haberler
Endometriozis, Ağrı ve Yaşam Kalitesi

Endometriozis, Ağrı ve Yaşam Kalitesi

 Endometriozisli kadınlarda ağrılı adet görme (dismenore) ve kronik pelvik (karın alt bölgesinde) ağrı, sağlıkla ilişkili yaşam kalitesi üzerinde en yüksek etkiye sahiptir.

 Anahtar Noktalar

Vurgu

 Bu çalışma, farklı ağrı semptomları ile kadınların sağlıkla ilişkili yaşam kalitesi (HRQoL) arasındaki korelasyonu değerlendiren ilk çalışmadır.

Önemi

 Pelvik ağrının kadının ruh sağlığı üzerindeki gerçek etkisine ışık tutmak ve sağlıkla ilişkili yaşam kalitesine (HRQoL) karar vermeye yardımcı olacak ve tedavi yöntemlerini geliştirecektir.

 Ne yapıldı

 Çalışmaya, preoperatif olarak derin infiltratif endometriozisi (DIE) olan 77 Brezilyalı kadın katılmıştır.

 Ağrılı adet görme (dismenore), derin disparoni (cinsel ilişki sırasında ağrı), kronik pelvik ağrı ve adet veya adet olmayan dönemde ağrılı dışkılama (diskezya) derecesi ölçülmüştür; “0” puanı hiç ağrı olmamasını, “10” ise şimdiye kadar hissedilen en kötü ağrıyı temsil etmektedir.

 Sağlıkla ilişkili yaşam kalitesi (HRQoL) ile ilgili olarak, HRQoL anketinin tam olarak onaylanmış iki adet, Brezilya versiyonu uygulanmıştır (SF36-daha genel ve EHP30, endometriozis ile ilgili şikayetler üzerine odaklanmıştır).

 Sonuçları analiz etmek için istatistiksel analiz yapılmıştır.

 Anahtar sonuçlar

 Dismenore en bağımsız semptom olarak tespit edilmiştir.

Kronik pelvik ağrı ve ağrılı cinsel ilişki (disparoni) yoğunluğu birbirine en çok benzerlikte saptanmıştır.

Dismore ve kronik pelvik ağrı, her iki anketle ilişkili ana semptomlar olarak saptanmıştır ve bu nedenle HRQoL’yi etkileyen en önemli ağrı semptomları olarak tanımlanmıştır.

 Sınırlamalar

 Puanların kişisel değerlendirmesine bağlı olan veri toplama yöntemi

 Belirli ırksal kökenler (%75 beyaz), sigara alışkanlığı prevalansı (<%16), eğitim düzeyi (%75 üniversite mezunu) ve hastalık hakkında bilgi düzeyine (multidisipliner cerrahi ekibi olan özelleşmiş bir sağlık kuruluşuna erişim) bağlı örneklemin özelliklerinden dolayı bazı seçim yanlılığı (bias) olasılığı.

  Özet

 Çalışmalar, endometrioziste ağrının sağlıkla ilişkili yaşam kalitesinde azalma (HRQoL) ile ilişkili olduğunu göstermesine rağmen, hangi ağrı semptomunun böyle bir azalmaya neden olduğu ile ilgili detaylar araştırılmamıştır. Bu çalışmada ise ilk kez, Brezilya’dan Rio de Janeiro’lu araştırmacılar, “Obstetrics & Gynecology Science” adlı dergide yeni yayınlanan makalelerinde, farklı ağrı semptomları ile kadınların sağlıkla ilişkili yaşam kalitesi alanlarının (HRQoL) arasındaki ilişkiyi araştırmışlardır.

 Sonuçlar, ağrılı adet görme (dismenore) ve kronik pelvik ağrının, HRQoL’yi analiz eden her iki anketin tüm alanlarıyla ilişkili ana semptomlar olduğunu ve bu nedenle kadınların HRQoL’sini etkileyen en önemli ağrı semptomları olarak tanımlandığını göstermiştir. Endometriozis ile ilişkili  farklı ağrı semptomları karşılaştırıldığında, dismenore en düşük seviyede benzerliğe sahiptir ve bu nedenle en bağımsız semptom olarak tespit edilmiştir. Öte yandan, kronik pelvik ağrı ve disparoni yoğunluğu en fazla olanlardır.

 Önceki çalışmalar ağrılı cinsel ilişki (disparoni) negatif cinsel fonksiyonun, negatif bir belirleyicisi olduğunu bildirmesine rağmen, bu çalışma disparoninin endometriozisli kadınlarda cinsel fonksiyonun pek çok belirleyicisinden sadece biri olduğunu belirtmiş ve daha az önemli bir semptom olduğunu göstermiştir.

 Yazarlar, bu çalışmanın hekimlere “endometriozis ile ilişkili ana semptomlar arasındaki olası etkileşimleri ve HRQoL üzerindeki etkilerindeki farklılıkları” tartışmaya yardımcı olabileceğini ve bu nedenle tedaviye karar vermede rehberlik edebileceğini bildirmektedir. Ayrıca araştırmacılar, endometriozis ilişkili ağrı tedavisinin yetersiz olabileceğini ve depresif semptomların endometriozisli hastalarda yaşam kalitesi üzerinde bağımsız ve anlamlı negatif belirleyiciler olduğundan psikolojik müdahalenin de gerekli olabileceğini vurgulamışlardır. Bunlara ek olarak cinsel fonksiyonları iyileştirmek, sadece cinsel ilişki sırasında ağrıyı azaltmak değil, endometriozis tedavisinin önemli bir klinik hedefi olarak düşünülmelidir ve bu alanda daha fazla araştırmanın yapılması önerilmektedir.

Kaynak Site: endonews.com
Çeviren: Dr. Ezgi DARICI

Klinik Haberler
Endometriozisli kadınlarda hayat kalitesi

Özellikleri

  • Perimenopozal ve postmenopozal endometriozis hastaları, fiziksel ve psikolojik iyilik hali ve sosyal çevre hakkında tavsiye almalıdırlar.
  • Tedaviye yönelik kanıta dayalı öneriler, semptomların giderilmesi ve yaşam kalitesinin iyileştirilmesi önemlidir.

Ne yapıldı?

  • Bu makale, endometriozis hastalarında yaşam kalitesini etkileyen faktörleri ve yönetim stratejilerini analiz etmektedir.

Anahtar Sonuçlar

  • Pelvik ağrı ve disparoni (ağrılı cinsel ilişki) gibi endometriozis semptomları, günlük aktiviteler, sosyal yaşam, genel sağlık ve kişisel ilişkilerdeki zorluklara neden olarak yaşam kalitesini etkilemektedir.
  • Hastalığın evresi ve semptomların şiddeti ilişkili değildir.
  • Endometrioziste yaşam kalitesi genç yaştan olumlu etkilenir, ama semptom sayısı ne kadar çoksa, yaşam kalitesi o kadar kötü etkilenir.
  • Endometrioziste yaşam kalitesini olumlu etkileyecek en etkili tıbbi ve cerrahi tedaviler halen keşfedilmeyi bekliyor.
  • Yaşı daha büyük olan endometriozis hastalarının çoğu, fiziksel egzersiz, dinlenme, yoga, spesifik diyetler, masaj, akupunktur, sıcak banyolar veya ağrılarını gidermek için ısıtma pedleri gibi stratejiler kullanırlar.
  • Endometriozisin tam cerrahi eksizyonu, yaşam kalitesinde uzun vadeli iyileşmeyi sağlar.

 Özet

Endometriozis belirtileri günlük aktiviteler ve sosyal yaşamda zorluklara neden olabilir, genel sağlık ve kişisel ilişkileri değiştirebilir ve yaşam kalitesini ciddi ölçüde azaltabilir. Tevfik Yoldemir, “Climacteric” isimli dergide son yayınlanmış makalesinde endometriozisli hastalarda yaşam kalitesini etkileyen faktörleri ve yönetim stratejilerini değerlendirdi.

Semptomlar, hastalığın kapsamından ziyade endometriotik implantların derinliği ile ilgili karmaşık duyusal ve nöral mekanizmalarla bağlantılı olduğundan, hastalığın evresi ve semptomların şiddeti ilişkili değildir. Endometriozis hastalarında ağrı, depresyon, anksiyete (endişe) ve kronik yorgunluk daha sık görülebilir. Ayrıca, genç endometriozis hastalarının yaşam kalitesi genellikle 40 yaşın üzerindeki hastalardan daha kötüdür; fakat ileri yaş daha depresif belirtilerle ilişkilidir.

Birçok tıbbi tedavi seçeneği vardır, hiçbiri mükemmel değildir. Fiziksel egzersiz, dinlenme, yoga, özel diyetler, masaj, akupunktur, sıcak banyolar veya ısıtma pedleri, birçok yaşlı hastada ağrıyla başa çıkma stratejileridir.

Endometriozisin cerrahi eksizyonu ağrılı cinsel ilişki semptomunu iyileştirir ve lezyonun tamamen çıkarılması yaşam kalitesinde uzun süreli iyileşmeyi etkiler. Cerrahi veya tıbbi menopoz (ilaçlar veya ameliyat ile), menopozal vazomotor semptomları, vajinal kuruluk, uyku ve duygudurum bozuklukları ve ağrılı ilişkiyi tetikleyebilir.

Östrojen hormon tedavisinin, endometriotik implantların büyümesini yeniden aktive etme ve semptom tekrarına neden olma olasılığı ve malign transformasyonu (kanserleşme) ilerletme olasılığı, postmenopozal endometriozis hastalarında başlıca endişelerdir. Kombine hormon tedavisi ve doku seçici östrojen kompleksleri bunun yerine düşünülebilir.

Şimdiye kadar endometriozis hastalarında genel sağlık ve yaşam kalitesiyle ilgili yöntemler çok tatmin edici olmamıştır. Endometriozis için en etkili tıbbi tedaviyi bulmamız ve uzun süreli sonuçları ve yaşam kalitesini iyileştirmek için cerrahi teknikleri iyileştirmemiz gerekmektedir.

Kaynak Site: endonews.com
Çeviren: Dr. Işıl AYHAN

« First‹ Previous111213141516171819Next ›Last »
Page 15 of 38


EndoMart

Derneğimiz; hastaları, hasta yakınlarını, toplumu, hekimleri Endometriozis ve onun yol açtığı rahatsızlıklarla ilgili bilgilendirmek amacıyla kuruldu. Üreme çağındaki Her 10 kadından birisinin hastalığı olan Endometriozis’in etkilerinin daha az olduğu bir gelecek için çalışmalar yürütüyoruz.
Detaylı Bilgi

Endometriozis ve Adenomyozis Derneği

www.endometriosisschool.com
Youtube Instagram Facebook Twitter Linkedin

Kütüphane

Toplantı Sunumları
Videolar
Dergiler
Makaleler
Kılavuzlar
Kitaplar
Bülten Arşivi

Bilimsel Kaynaklar

www.endometriosis.org
www.endometriosisassn.org
www.endometriosis-uk.org
www.endofound.org
www.endocenter.org
www.endometriosisfoundation.org
www.apendoalliance.org

Adres

Osmanağa Mah. Osmancık Sok. Betül Han No:9 D:4 Kadıköy, İstanbul
Telefon: +90 532 515 69 99
Email: info@endometriozisdernegi.org

Copyright 2021 - Endometriozis ve Adenomyozis Derneği.