Endometriozis tedavisi için Ginseng bileşenleri
Vurgu:
Önemi:
Ne Yapıldı?
Veri
Çalışmanın Kısıtlılıkları
Özet
Halen, endometriozisli kadınlar için ilaç seçenekleri (örn., progestinler, androjenler, gonadotropin salgılatıcı hormon (GnRH) agonistleri ve aromataz inhibitörleri) esasen östrojen seviyelerini azaltmaya odaklanmaktadır. Bununla birlikte, bu tedaviler sık tekrarlama ve yan etkileri nedeniyle düşük etkinlik gösterebilir. Bu nedenle, farklı etki mekanizmalarına dayanan daha etkili tedaviler geliştirmeye ihtiyaç vardır. Otofaji, hücresel organellerin ve makromoleküllerin doğal sekestrasyonuna aracılık ederek, hücresel bileşenlerin düzenli olarak parçalanmasına ve hücresel bileşenlerin geri dönüşümüne izin vererek regüle edilen bir hücresel mekanizmadır. Sağlıklı bir hücre için ayrılmaz bir süreçtir. Daha önce ektopik ve ötopik endometriumun düşük otofaji düzeyine sahip olduğu gösterilmiştir. Endometrioziste düşük otofaji, hücre ölümü kapasitesinden yoksun olan yüksek proliferatif hücrelere yol açabilir. Bu nedenle, otofajinin desteklenmesi, anti-endometriozis aktivitesini arttırmak için yararlı bir yöntem olabilir. Ginseng, Asya ülkelerinde ve Kuzey Amerika’da yaygın olarak kullanılan geleneksel bir bitkidir. Esas olarak ginsenosidler (örneğin ginsenoside-Rg3 (G-Rg3) ve ginsenoside Rh2 (G-Rh2)) ve iki ginsenoside metaboliti, protopanaxadiol (PPD) ve protopanaxatriol (PPT) içerir. Önceden bunlar antitümör, antioksidan, immüno-modülatör ve anti-enflamatuar etkiler gibi farmasötik aktiviteler ile ilişkilendirilmiştir. Bununla birlikte, bu ginseng bileşenlerinin endometrioziste kullanımı incelenmemiştir. Çin Obstetri ve Jinekoloji Hastanesi, Reprodüktif İmmünoloji Laboratuvarı’ndan Zhang ve ark.’nın ginsenosidlerin ve metabolitlerinin anti-endometriozis aktivitesini araştırdığı bu çalışma, Cell Death & Disease dergisinde yayınlanmıştır. Özellikle, yazarlar bu bileşiklerin ektopik endometriyal stromal hücrelerde otofaji ve östrojen reseptör A seviyesini regüle etmesini incelemişlerdir. Yazarlar, hücre modeli (ektopik endometriyal stromal hücreler) kullanarak, PPD, PPT, ginsenoside-Rg3 (G-Rg3), ginsenoside-Rh2 (G-Rh2) ve esculentoside A (EsA) bileşiklerinin hücrelerin yaşayabilirliğinde önemli azalmaya neden olduğunu bulmuşlardır, özellikle PPD metabolitinde yüksek aktivite gözlenmiştir. İntraperitoneal endometriozisli BALB / C fareleri kullanılarak yapılan hayvan modeli çalışmaları, yine PPD’nin yaygınlık derecesini azalttığını ve ektopik lezyonların büyümesini baskıladığını ileri sürmüştür. PPD’nin etki mekanizması göz önüne alındığında, bu bileşik doğal öldürücü hücrelerin otofaji ve artmış sitotoksik aktivitesini indükleyerek, hücre modelindeki östrojen reseptörü A’nın ekspresyonunu azaltmıştır. Bu nedenle, sonuçlar PPD’nin endometriozis için potansiyel bir terapötik olduğunu düşündürmektedir. Preklinik çalışma nedeniyle, bu çalışmanın bazı sınırlamaları vardır. PPD’nin hücrelerdeki ve farelerdeki etkinliği, insandaki etki ile doğrudan ilişkili olamaz. Saf PPD bileşiğinin insanda kullanılmasının güvenli olup olmadığı da açık değildir. Bu makalede hayvan modelinde yan etki çalışmaları rapor edilmemiştir. Yeni terapötik araştırmaların test edilmesinde hayvansal modelin uyarlanabilirliği her zaman önemlidir. Bu çalışmada sadece bir tür hayvan modeli kullanıldığından, tam etkili olduğu sonucu çıkarılamaz. Bununla birlikte, bu çalışma, endometriozis tedavisi için PPD’nin potansiyel gelişimini göstermektedir, ancak insandaki olumsuz etki ve etkinlik profillerini konfirme etmek için klinik çalışmalar gerekmektedir.
Kaynak Site: endonews.com
Çeviren: Dr. Nazlı Aylin Vural
Osmanağa Mah. Osmancık Sok. Betül Han No:9 D:4 Kadıköy, İstanbul
Telefon: +90 532 515 69 99
Email: info@endometriozisdernegi.org