• +90 532 515 69 99
  • info@endometriozisdernegi.org
Youtube Instagram Facebook Twitter Linkedin
  • Türkçe
  • English
Üyeler İçin
Hastalar İçin

Türkçe

a:3:{s:6:"locale";s:5:"tr_TR";s:3:"rtl";i:0;s:9:"flag_code";s:2:"tr";}
Klinik Haberler
“Endometriozis”, “Fibromiyalji” ve “Otoimmün Hastalıklar”

Endometriozis ve/veya fibromiyaljili hastalarda otoimmün hastalıklar daha sık görülmektedir.

Endometriozis ve fibromiyalji birlikteliği, artmış otoimmün hastalıklar, anksiyete/ depresyon ve artmış tedavi yükü ile ilişkilidir.

İsrail’den Greenbaum ve  arkadaşları geniş bir veri tabanında endometriozis, fibromiyalji ve otoimmün hastalıkların sıklığını ve ilişkisini araştırdı ve etkilenen kadınlarda sağlık kaynağı kullanımını açıkladı. Çalışmaları “Amerikan Üreme İmmünolojisi Dergisi” nde yayınlandı.Yazarlar, İsrail’de 2,1 milyondan fazla üyesi olan Maccabi Healthcare Services’ın bilgisayarlı veritabanını kullanarak retrospektif (geriye dönük) kesitsel bir çalışma gerçekleştirdi. Bu çalışmaya Maccabi Healthcare Services’e 31/12/2015 tarihinde kayıt yaptırmış 15 yaşından büyük kadınlar dahil edilmiş olup, en az 1 yıl sürekli kayıt yaptırmış ve endometriozis ve/veya fibromiyalji teşhisi konmuştur. Bir karşılaştırma grubu, tıbbi kayıtlarında endometriozis veya fibromiyalji belirtisi olmayan genel popülasyonun %10’unun rastgele bir örneği olarak tanımlandı.Yazarlar hastaların yaşı, sosyoekonomik durumu, adres ve doğum bölgesi hakkında veri topladı. Otoimmün hastalıklar Graves hastalığı, Hashimoto tiroiditi, sistemik lupus eritematozus, Sjögren sendromu, multipl skleroz ve enflamatuar barsak hastalığı için ICD-9 tanılarına göre tanımlandı. Maccabi Healthcare Services otomatik hasta kayıtları kullanılarak kardiyovasküler hastalık, diyabet, hipertansiyon ve kronik böbrek hastalığı ve kısırlık gibi kronik eşlik eden hastalıklar tanımlandı. Kanser oyküsü, İsrail Ulusal Kanser Kayıt Defterinden alındı. Hastaların sigara içme durumu doktor raporlarından alındı. Anksiyete veya depresyon, en az iki ayrı antidepresan alımı ile desteklenen ICD-9 tanıları ile tanımlandı. Yıllık sağlık hizmeti kaynağı kullanımı, birinci basamak sağlık kuruluşu hekimlerine, romatologlara ve jinekologlara ziyaretlerin sıklığı hakkında veri elde edilerek de tanımlanmıştır.Toplam 781.571 yetişkin kadın nüfusunun 6.647’sinde endometriozis, 25.425’inde fibromiyalji vardı. Toplam 401 kadında her ikisi de vardı. Endometriozis ve fibromiyalji tanısı alan kadınların yaş ortalaması sırasıyla 42 ve 55 idi. Bu 401 kadın, kontrol grubu ile karşılaştırıldığında artmış sağlık kaynağı kullanımı ve yüksek otoimmün hastalık prevalansı oranına sahipti. Endometriozisli kadınlarda fibromiyalji prevalansı %6 idi.Bu çalışmada, endometriozis veya fibromiyaljili kadınlarda, sistemik lupus eritematozus, Sjögren sendromu ve enflamatuar barsak hastalığı gibi otoimmün hastalıklarının daha sık bulunduğu, her iki durumda da hem endometriozis hem de fibromiyaljinin otoimmün bir bileşene sahip olabileceğini düşündürmektedir.Sonuç olarak, bu geniş toplum veri tabanlı endometriozis ve fibromiyalji ve otoimmünite arasındaki ilişkiyi gösteren ilk çalışmadır. Bulgular ayrıca İsrail dışındaki nüfuslarla da ilgili olabilir. Bu çalışma, bu hastaların  ihtiyaçlarını yönetmek için daha kapsamlı bir yaklaşım geliştirilmesine katkıda bulunabilir. Tedaviye zayıf yanıt veren endometriozis hastaları, ilişkili fibromiyalji ve otoimmün hastalıkları ekarte etmek için araştırılmalıdır.

Kaynak Site: endonews.com
Çeviren: Dr. Seher SARI

Klinik Haberler
Bu Çalışma Endometriozisi Kardiyologların Sahasına Sokuyor

Patrice Wendling

Mart 31,2016

BOSTON,MA – Endometriozis , herhangi bir koroner kalp hastalığı için (KKH)  toplam %62 risk  ve Nurse’s Health Study 2 analizinde 40 veya daha genç kadınlarda %200 şaşırtıcı bir  artış gösterdi (1).

KKH nasıl tanımlanırsa tanımlansın (MI, anjina, koroner by-pass / anjiyoplasti / stent), endometriozis ve koroner kalp hastalığı arasındaki ilişki tutarlıydı.

“Bu tutarlılık bilim için harika olan şeylerden biridir, ama kadınlar için kötüdür,” diyor Medscape’de Heartwire ‘da anlatan  kıdemli yazar Dr Stacey Missmer (Brigham ve Kadın Hastanesi / Harvard Üniversitesi, Boston, MA) .

Bu bağlantı çok da şaşırtıcı değildir, çünkü endometriozisli kadınlarda sistemik, kronik inflamasyon, aterojenik lipit profili, artmış oksidatif stres ve kardiyovasküler hastalık için birkaç örtüşen risk faktörü olduğu bilinmektedir.

Bulgular üzerine GoRed Amerikan Kalp Derneği sözcüsü Dr Suzanne Steinbaum (New York Northwell Lenox Hill Hastanesi Kadın Kalp Sağlığı), “Bu beni havalara uçurdu, benim bilgime göre böyle bir çalışma olmamıştı.” diye söyledi.

Bunun küçük bir nüfus olmadığına ve bir dizi son çalışmaların kısa bir süre önce hormonlar ve jinekolojik öykü ile koroner arter hastalığı gelişimi arasında bağlantı olduğuna dikkat çekti.

Endometriozisin ABD’de üreme çağındaki kadınların yaklaşık %10’unu etkilediği düşünülmektedir.

Missmer, endometriozis ile KKH arasındaki ilişkiyi doğrulamanın neden bu kadar uzun sürmesinin bir kısmını, zamanla doğrulanmış endometriozis ve kardiyovasküler sonuçlarla birlikte longitudinal verilere duyulan ihtiyaçtır diyerek açıkladı.

Grup, longitudinal kohortta prospektif olarak 1989’dan 2009’a kadar takip edilen 116.430 kadın hemşirenin sonuçlarını değerlendirmek için Hemşirelerin Sağlık Çalışması 2’ye döndü.

11,903 kadında laparoskopik olarak teyit edilen endometriozis mevcuttu ve 20 yıllık takipte 1438 KKH vakası bildirildi.

Endometriozisi olmayan kadınlarla kıyaslandığında, endometriozisi olan kadınların 1.52 kat fazla MI, 1.91 kat daha fazla anjiyografik olarak doğrulanmış anjina olması ve 1.35 kat daha fazla bir koroner anjiyoplasti prosedürü olan KABG cerrahisine veya stente ihtiyaç duyulması muhtemeldir.

29 Mart 2016 tarihinde ‘Circulation’: Kardiyovasküler Kalite Sonuçları’nda birinci isim yazar Dr Fan Mu (daha önce Brigham ve Kadın Hastanesi ile birlikte ve şimdi endüstride çalışıyor) ile yayınlanan araştırmaya göre, endometriozis için diğer hormonal tedavilerin ayrıntıları değerlendirilemese de; ilişki, oral kontraseptif ve hormon replasman tedavisinin kullanımı dahil olmak üzere birçok potansiyel değişkenlerden bağımsızdı.

Endometriozisi olan kadınlar, KKH ilişkili sonuçlarda daha yüksek risk taşıyordu (rölatif risk [RR] 1.62), bu  risk 40 yaş ve daha genç kadınlarda üç kat daha yüksek idi. (RR 3.08). 55 yaşın üzerindeki kadınlarda KKH riski artmadı (RR 0.98).

Yazarlar, endometriozisin bilinen güçlü kardiyovasküler risk faktörlerinin çoğu olmayan ancak yine de kronik inflamatuar ve oksidatif strese dayalı durumlara sahip bir hastalık ile yaşamakta olan genç kadınlarda daha büyük bir rol oynadığını öne sürdüler.

Yapılan bir analiz çalılşmasında, endometriozis tedavisi gören kadınların endometriozisin kendisinin değil de, tedavinin uygulandığı kadınlarda endometriozis ile KKH arasındaki %42 oranında ilişki bulunması, histerektomi (rahim alınma operasyonu)/ooferektomi (yumurtalık alınma operasyonu) ve daha erken yaşta cerrahi görülmesi sıklığının daha fazla olması ile açıklanabilir.

Misster, daha önce histerektomi ile birlikte kardiyovasküler hastalığın daha yüksek olduğunu bildiren üç ya da dört rapor vardı, ancak bunun için biyolojik dayanakları iyi anlaşılmamıştı diye söyledi.

“Hamilelik hikayesini sorgulamaya çok benzer olarak, kardiyolog; kadının yaşına bakılmaksızın cerrahi menopoza girip girmediğini ve cerrahi menopozun kardiyovasküler risk arttırabileceği bilmelidir” diye ekledi.

Missmer, genç kadınların kalp hastalığı ve kalp sağlığı için yaşam tarzı tercihlerini daha iyi anlamalarına ihtiyaç duyduklarını, ancak evrensel kardiyoloji tavsiyelerini tavsiye etmekten vazgeçtiklerini söyledi.

Steinbaum buna katılmadı. “Benim görüşüme göre, genç bir kadının preeklampsi veya endometriozis gibi risk faktörlerinden herhangi birine sahip olduğunu gördüğümüzde, o kadın agresif tanılar için değil, risk faktörlerinin gerçekten değerlendirilmesi için bir kardiyologa sevk edilmelidir. ”

Steinbaum, çalışmanın en büyük kısıtlılığının, endometriozisli kadınların % 94’ünün beyaz olduğunu, ancak azınlık kadınların kalp hastalığı için daha büyük risk altında oldukları biliniyor dedi.

Çeşitli ırklarla yapılan INTERHEART çalışmasında, akut MI için global riskin %90’ının egzersiz, diyet, sigara ve alkol alımı gibi ortak risk faktörlerini ele alarak önlenebilir olduğunu belirtilmiştir.

Steinbaum, “Önlem, kalp hastalığı için kadınlarda en kritik kısımdır, çünkü kadınlar bir kez kalp hastalığına yakalandıklarında, sonuçları çok daha kötüdür,” dedi.

Çalışma, ‘Eunice Kennedy Shriver National Institute of Child Health and Human Development’ tarafından desteklenmiştir. ‘The Nurses’ Health Study 2′, ‘ Public Health Service grants from the National Cancer Institute, National Institutes of Health, ve US Department of Health and Human Services’ tarafından desteklenmiştir. Yazarlar ve Steinbaum, ilgili finansal ilişkiler bildirmedi.

Kaynak Site: medscape.com
Çeviren: Dr. Seher SARI

Klinik Haberler
Endometriozis, Fibromiyalji ve Otoimmün Hastalıklar Arasındaki İlişkinin Kanıtı

Bu çalışmanın amacı, geniş popülasyon veritabanında endometriozis, fibromiyalji ve otoimmün hastalık (OİH) prevalansını (sıklığını) ve ilişkisini araştırmak ve etkilenen kadınlarda sağlık kaynağı kullanımını (HCRU) tanımlamaktır.

Metot

İsrail’de 2,1 milyon kişilik bir sağlık planı olan Maccabi Healthcare Services’in (MHS) bilgisayarlı veritabanları kullanılarak retrospektif (geriye dönük) kesitsel bir çalışma yapıldı. Yaşa göre cinsiyete özgü endometriozis ve fibromiyalji prevalansı oranları 2015 yılı sonu için hesaplandı. Sosyodemografik özellikler, HCRU, otoimmün hastalıklar, depresyon veya anksiyeteyi de içeren komorbiditeler endometriozis/fibromiyalji durumuna göre tanımlandı ve sıradan lojistik regresyon modelleri kullanılarak analiz edildi.

Sonuçlar

Toplam 781.571 yetişkin kadın popülasyonunda, 6.647 kişiye endometriozis (1000’de 8.5) ve 25.425 fibromiyalji (1000’de 32) teşhisi kondu. Her iki durumda da toplam 401 kadına (1000’de 0,5) tanı kondu. 2015 yılında endometriozis ve fibromiyalji tanısı alan kadınların yaş ortalaması sırasıyla 42 ve 55 idi. Artmış HCRU ve yüksek OİH prevalansı ile birlikte her iki hastalık birden olan kadınlar, endometriozis/fibromiyalji tanısı almayan kadınlarla karşılaştırıldı, enflamatuar barsak hastalığı (EBH) tanısı konan kadınlar % 6.2 , karşılaştırma grubunda %1 idi. Endometriozisli kadınlarda fibromiyalji prevalansı %6 idi. Endometriozis hastalarında fibromiyalji için düzeltilmiş OR’ler (% 95 CI) sistemik lupus eritematozus (SLE) için 4.1 (2.02‐8.36), Sjögren sendromu için 3.1 (1.5‐6.2), EBH için 2.9 (1.87‐4.7), anti-depresan kullananlarda 2.1 (1.6‐2.7) ve tanılı anksiyete/depresyon için 1.7 (1.37-2.2) idi.

Sonuç

Bu çalışmanın sonuçları, genel popülasyonun %3.2’sine kıyasla endometriozisli kadınların %6’sında fibromiyaljinin yaygın olduğunu göstermektedir. Endometriozis ve fibromiyalji birlikteliği olan kadınların OİH, anksiyete veya depresyon teşhisi konması daha olasıdır ve sağlık hizmetlerinin artan kullanımı ile karakterizedir.

Kaynak Site: onlinelibrary.wiley.com
Çeviren: Dr. Seher SARI

Klinik Haberler
Endometriozisi olan kadınlar over (yumurtalık) kanseri konusunda endişelenmemeli

Endometriozisi olan kadınlar yumurtalık kanseri için artmış riske sahipken, genel risk hala düşüktür ve invazif müdahaleleri gerektirmez.

ANAHTAR NOKTALAR

Önemli noktalar:

  • Kvaskoff, Horne ve Missmer’in makalesi, endometriozisli kadınların over (yumurtalık) kanseri için artmış riske sahip olduğu bilgisinin etrafında endişenin arttığını kabul etmektedir.
  • Yazarlar, klinisyenlere ve hastalara, risk artışının düşük olduğunu ve invazif müdahale gerektirmediği gerçeğini vurgulamaktadır.

Önemi:

  • Endometriozis ve artmış over (yumurtalık) kanseri riskini ilgilendiren endişeleri yatıştırmak esastır, çünkü endişe ek strese ve pahalı, gereksiz müdahalelere neden olacaktır.

Ne yapıldı?

  • Lancet’teki bu makale endometriozis ve over kanseri riski konusunda bilgi sahibi olan bireylerin oluşturduğu bir grup tarafından yazılmıştır. Yazarlar, ana fikri desteklemek için farklı yayınlardan ilgili bilgileri derlemektedir.

Anahtar sonuçlar:

  • Yazarlar, endometriozis ile over (yumurtalık) kanseri arasındaki bağlantının genellikle yanlış yorumlandığını ve bunun da sonrasında gereksiz ve potansiyel olarak invazif over (yumurtalık) kanseri girişimlerine neden olabileceğini bildirmektedir.
  • Over kanseri riskini azaltan bilateral (iki taraflı) salpingo-ooforektomi (yumurtalık ve tüplerin alınması), cerrahi komplikasyonlar, premenopozal (menopoz öncesi) kadınlarda erken başlangıçlı menopoz ve kardiyovasküler hastalık insidansında artış gibi bir çok risk ile ilişkilidir.
  • Over (yumurtalık) kanserinin göreceli riskleri şunlardır:
  • Genel kadın nüfusu için her 76 kadından 1’i veya %1.31’i
  • Endometriozisli bir kadın nüfusta her 100 kadından 2’si veya %1.80’i .
  • Endometriozis ile ilişkili belirli over (yumurtalık) kanseri tipleri vardır, ancak bu tümörler diğer over (yumurtalık) kanserlerinden daha iyi teşhis ve tedavi edilebilir.
  • Over kanseri riskini azaltmak için kişinin dengeli bir diyeti ve kilosu olmalı, egzersiz yapmalı, alkol tüketimini azaltmalı ve sigarayı bırakmalıdır.
  • Kısaca, endometriozisi olan bir kadın için over (yumurtalık) kanseri riski, hala önemli ölçüde düşüktür. Sağlık hizmeti verenler endometriozisi olan kadınları, genel over (yumurtalık) kanseri riskinin düşük olduğu konusunda rahatlatmalıdır.

ÖZET

Kvaskoff, Horne ve Missmer kısa süre önce Lancet’de “Endometriozisli kadınların over (yumurtalık) kanseri riski konusunda bilgilendirilmesi” başlıklı bir makale yayınladı. Bu makale, endometriozisden muzdarip olan kadınların over (yumurtalık) kanseri için yüksek risk taşıdığına dair artan endişeye işaret etmek için yazılmıştır. Bu durum, gereksiz ve potansiyel olarak zararlı olan tarama ve risk azaltmaya yönelik müdahalelere sebebiyet vermiştir. Risk azaltma yöntemlerinden biri olan bilateral salpingo-ooforektominin kendisi, fertilite (doğurganlık) sorunları, menopoz öncesi kadınlarda erken başlangıçlı menopoz ve kardiyovasküler hastalık insidansında artış gibi birçok risk ile ilişkilidir.

Endometriozisi olan bir kadın, over kanseri için artmış riske sahipken, hastalık için genel risk hala düşüktür. Aslında, endometriozisli kadınlar over kanseri için %1.80 risk altında iken genel toplumdaki kadınlar %1.31 oranında over kanseri riskine sahiptir. Ek olarak, over kanserlerinin belirli tipleri endometriozis ile ilişkilidir. Bununla birlikte, bu over tümörleri daha erken evrelerde daha kolaylıkla saptanmakta ve büyük ölçüde tedavi edilebilmektedir. Kadınlar over kanseri riskini, daha dengeli bir diyet uygulayarak, sağlıklı vücut ağırlığını koruyarak, egzersiz yaparak, alkol tüketimini azaltarak ve sigara içmeyi bırakarak azaltabilirler.

Sağlık hizmeti sağlayanlar, genel riskin düşük, müdahalelerin gereksiz ve zararlı olduğu gerçeğini vurgulayarak endometriozis ve yumurtalık kanseri hakkındaki endişelerin üzerine eğilmelidirler.

Kaynak Site: http://www.endonews.com
Çeviren: Dr. Işık SÖZEN

Klinik Haberler
Endometriozis Tanılı Kadınlarda Ağrı Algısının Sağlıkla İlişkili Yaşam Kalitesi Üzerindeki Etkisi

Ağrı algısının sağlıkla ilişkili yaşam kalitesini nasıl etkilediğini anlamak, ağrı semptomlarının tedavisini iyileştirmek konusunda yardımcı olabilir.

ÖZET

“Fertility and Sterility” isimli bir bilim dergisinde yayınlanan bir çalışmaya göre endometriozisli kadınlarda ağrı algısı sağlıkla ilişkili yaşam kalitesini etkileyen önemli bir faktördür.

Bu araştırma doktorlara ağrıyı doğru tedavi edebilmek açısından yardımcı olabileceği için önem taşımaktadır.

Hollanda’da Radbound üniversitesi’nde çalışan ve bu çalışmanın otörlerinden olan Dr. Mieke’ye göre ‘Klinisyenler(…) ağrı tedavisinde hastanın psikolojik durumunu da göz önünde bulunduran çok yönlü ve kişiye özel tedavi yöntemi uygulamayı düşünebilirler.’

Bu çalışmada endometriozisle ilişkili ağrıların tedavisinde psikolojik açıdan da durumun değerlendirilmesine daha fazla önem verilmesi gerektiğine değinilmiştir.

Sağlıkla ilişkili yaşam kalitesi hastanın fiziksel ve zihinsel algısıyla alakalıdır. Sağlık durumunun yaşam kalitesi üzerindeki etkisine odaklanmaktadır. Endometrioziste görülen kronik ağrının sağlıkla ilişkili yaşam kalitesi üzerinde negatif bir etkisi mevcuttur.

Hollanda’da Rijnstate’nin Jinekoloji ve Obstetri Departmanı’nda Dr. Annemiek Nap tarafında yürütülen bu çalışmada ağrı şiddeti ve algısının sağlıkla ilgili yaşam kalitesi üzerindeki etkisini araştırmak için 50 endometriozis tanılı ve 42 endometriozis tanısı olmayan kadın çalışmaya dahil edilmiştir.

Kadınların sağlıkla ilgili yaşam kalitesini ölçebilmek için iki farklı soru formu hazırlamışlardır. Bunlar jenerik kısa sağlık anket formu (SF-36) ve endometriozis sağlık profili 30 (EHP-30)dur. Ağrı algısını ölçmek için ağrı şiddet skalası (PCS), ağrı dikkat ve algı soru formu (PVAQ) ve ağrı anksiyete semptomları skalası (PASS) kullanılmıştır. Son olarak ağrı şiddetini ölçmek için de sözel sayılı puanlama skalası (NRS) kullanılmıştır.

Öncelikle endometriozis tanılı kadınlarda sağlıkla ilişkili yaşam kalitesinin ağrı nedeniyle kısıtlandığı sonucuna varmışlardır.

Ek olarak ağrı şiddeti ve algısının birbirinden bağımsız faktörler olup her iki faktörün de sağlıkla ilişkili yaşam kalitesini etkilediği bulunmuştur.

Sonuç olarak endometriozis tanılı kadınların endometriozisi olmayan kadınlara göre ağrı algılarının daha olumsuz olduğu ve ağrıya karşı daha duyarlı oldukları gözlemlenmiştir.

Kaynak Site: http://www.endonews.com
Çeviren: Dr. Fitnat TOPBAŞ

Klinik Haberler
Kronik Stresin Endometriozis Gelişimini Hızlandırdığı Araştırmada Bildirilmiştir

Yapılan fare çalışmasında kronik stresin endometriozis gelişimine neden olabileceği stresle ilişkili biyolojik belirteçlerin seviyelerinin  endometrial dokularda, beyinde  ve kan akımında arttığı gösterilmiştir.

Araştırmacılar stresin antidepresan kullanımına bağlı olarak endometriozis için değiştirilebilir bir risk faktörü  olabileceğini bildirmişlerdir.

Sosyal psikojenik stres farelerde endometriozis gelişimine neden olur isimli çalışma Reproductive BioMedicine Online dergisinde yayınlanmıştır.

 Araştırma farelerde stresin indüklediği tümör gelişiminden ve metastazdan sorumlu olarak bilinen hücre yüzey proteini olan,  adrenerjik reseptör ? 2 (ADRB2) de, artış olduğunu göstermiştir.

Bu çalışmada araştırmacılar 33 virjin fare kullandılar ve 4 gruba ayırdılar. 9 u stres maruziyetinde, 8 i strese maruz kalmayan, 8 i kontrol grup ve 8 i plasebo grubunda yer aldılar.

Strese maruz kalan ve strese maruz kalmayan gruplar ilk olarak endometriozis nedeniyle cerrahi , plasebo grup endometriozis durumunu taklit etmek için yalancı bir cerrahi operasyon geçirdiler ve kontrol fareler hiç tedavi almadı.

Stres modeli  sadece sosyal psikolojik strese karşı sosyal olmayan stres hakkında sonuca ulaşmak için kullanıldı. Strese maruz kalan gruptaki fareler cerrahiden sonraki ikinci günden itibaren üç erkek kediden birine iki hafta boyunca iki günde bir maruz kaldılar.

İki haftanın sonunda endometrial dokulardan ve hipokampustan (beyinde strese özellikle duyarlı olan bölge) örnekler alındı ve ADRB2 ve bilinen diğer stres indikatörleri için özel olarak boyandılar.

Sonuçlar, kronik stres altındaki farelerde daha düşük vücut ağırlığı ve kortizol (stres hormonu) plazma seviyelerinde artış olduğunu gösterdi ve stres biomarkerlarının önemli ölçüde daha yüksek olduğu gösterildi. Bu sonuçlar kronik stresin psikolojik olarak stimüle edildiğini ve endotelioma (tümör) veya diğer uyaranlardan kaynaklanmadığını göstermiştir.

İmmunhistokimyasal boyama ADRB2 de artış olduğunu ortaya çıkarmıştır, bu kuvvetle endometriozis gelişimiyle daha önce ilişkilendirilen mekanizma olan anjiogenezis ( kan damarlarının gelişimi)  ve trombosit agregasyonuna işaret etmektedir.

Araştırmacılar  endometrial anormalitesi olmayan 25 kontrol hastadan ve 21 gönüllü hastadan alınan insan ovaryen endometrioma örneklerini incelediler. ADRB2 de artış ve aynı zamanda  boyut ve dismenore (ağrılı menstruasyon) şiddetinin  büyük ölçüde ADRB2 ile lezyonel boyanma derecesi ile ilişkili olduğunu buldular.

Araştırmacılara göre, stres endometriozis için değiştirilebilir bir risk faktörü olabilir ve adrenerjik sinyal yolağının deaktivasyonu stresin artıcı etkisini önlemek için müdahalenin potansiyel hedefi olabilir.

Yazarlar, stresin endometriozis üzerindeki etkilerini azaltmak için yoğun ve kronik stres durumunda antidepresanların reçete edilebileceğini ileri sürmüşlerdir.

Kaynak Site: https://endometriosisnews.com/2017/01/09/endometriosis-development-accelerated-by-chronic-stress-in-mouse-study/
Çeviren: Dr. Işık Sözen

Klinik Haberler
Emzirme Endometriozis Riskini Azaltabilir

Yeni bir çalışmada emzirmenin azalmış endometriozis riski ile ilişkili olduğu bildirildi.

            Endometriozis (rahim iç dokusunun rahim dışında büyümesi), adet sırasında ciddi ağrı ve yoğun kanama gibi şikayetlere sebep olabilir. Sebebi bilinmeyen sürekli bir hastalıktır.

            Araştırmacılar en az bir gebeliği olan 72.394 kadını incelediler. Bu gurubun 3.296 tanesinde endometriozis tanısı mevcuttu. Bir yılı aşkın süre emzirenler, 1 aydan daha kısa süre emzirenlerle karşılaştırıldığında %32 daha az endometriozis riskine sahiptiler. Emzirilen her 3 ay için risk %8 azalıyor.

            BMJ’de yapılan çalışmada, vücut kitle indeksi, sigara kullanımı, doğum kontrol hapı kullanımı, menarş (ilk adet) yaşı ve diğer etkenler de kontrol edildi, ancak her zaman güvenilir olmasa da sonuç emzirmenin kendisine göre rapor edilmesine bağlıydı.

            Mekanizması belirsiz olsa da doğumdan sonra adet döngülerini durduran kadınların da riski azalmıştı ve emzirme adet duraklamasını uzatır. Aslında adet döngüsündeki gecikme etkinin sadece bir parçasını oluşturuyor.

            Başyazar Leslie V. Farland, Brigham ve Boston’daki Kadın Hastanesi’nde araştırmacı bilim adamı: Endometriozis için değiştirilebilir faktörleri anlamak gerçekten önemli. Ve bizim bulgumuz, anne ve çocuk için ne kadar faydalı olduğunu bildiğimiz emzirmeye dayanıyor. dedi.

Kaynak Site: https://www.endonews.com/
Çeviren: Dr. Ayşegül Mut

Klinik Haberler
Endometriozis bir kadının hayatının birçok yönünü etkilemektedir

Bu etkiyi tanımak ve endometriozisli kadınların ihtiyacı olan gerekli desteği sağlamak önemlidir.

ANAHTAR NOKTALAR

Önemli noktalar:

  • Endometriozis kadınları yalnızca fiziksel olarak değil, aynı zamanda sosyal yaşam, ilişkiler ve gelecek planları konusunda da etkilemektedir.

Önemi:

  • Endometriozisin kadınların yaşamları üzerindeki ciddi olumsuz etkilerini kabul etmek ve bu hastalara destek vermek için ek hizmetler sunmak önemlidir.

Anahtar sonuçlar:

  • Endometriozisli kadınlar, Batı toplumlarına göre ortalamaya kıyasla düşük subjektif refah seviyelerine sahiptir.
  • Endometriozisi olan kadınların sağlıkla ilgili yaşam kalitesi puanları düşüktür.
  • Kadınların endometriozis sağlık profili skorları ile refah indeksleri arasında anlamlı bir ilişki vardır.

Çalışmanın kısıtlılıkları:

  • Sadece 18 yaşından büyük kadınlar değerlendirildi ve araştırma göreceli olarak genç kadınları içermekteydi, bu nedenle sonuçlar tüm yaş gruplarını temsil etmeyebilir.
  • Çoğu katılımcı, online destek grupları aracılığıyla dahil oldu ve bu muhtemelen önceden durumlarıyla ilgili endişelerinin olduğu anlamına gelmekteydi. Bu nedenle araştırmacılar, belirtileri az olan kadınları gözden kaçırmış olabilir ve bulgular endometriozisli tüm kadınları temsil etmeyebilir.

ÖZET

Endometriozis, bir kadının sadece fiziksel sağlığı üzerinde değil, iyimserlik ve benlik saygısı da dahil olmak üzere hayatının diğer yönleri üzerinde de ciddi bir olumsuz etkiye sahiptir. Bu, “Journal Healthcare for Women International”’de yayınlanan bir Avustralya araştırmasına göredir.

Bu durum, özellikle ilişkiler, sosyal refah ve gelecekteki yaşam planları hakkında daha kötü sonuçlar bildiren daha genç yaştaki (25 yaşın altındaki) kadınlar için geçerlidir.

Bu bulgulara dayanarak, çalışmanın yazarları, sağlık çalışanlarına ve karar vericilere özellikle daha genç kadınları hedef alan ek destek hizmetlerini değerlendirmelerini önermektedir.

“(…) endometriozisin göreceli olarak görünmezliğinin, durumun olumsuz etkilerini de beraberinde getirdiğini ve araştırmadaki birçok kadının durumları hakkında bilgilerinin eksik olduğunu ” araştırmacılar yazılarında belirtmiştir. Durum hakkında farkındalık yaratmanın çok önemli olduğunu ve bu durumun bazı kadınlar üzerinde ciddi etkilerinin olabileceğini kabul ettiklerini bildirdiler.

Endometriozisin kadınların öznel iyilik hali (refah), sağlıkla ilişkili yaşam kalitesi ve yaşanmış deneyim üzerindeki etkisini incelemek için, Avustralya’da Monash Üniversitesi’nde Drs. Georgia Rush ve RoseAnne Misajon, endometriozisi olan 15 ila 63 yaşları arasında 500 kadını analiz ettiler. Tüm katılımcılar, yaşam standardı, sağlık, hayatta başarılı olma, ilişkiler, güvenlik, toplumla bağlılık ve gelecek güvenliği gibi her biri bir yaşam kalitesi alanına karşılık gelen yedi memnuniyet maddesini kapsayan bir ölçek olan Kişisel Refah Endeksi’ni içermekte olan bir online anketi tamamladılar. Anket ayrıca, endometriozisin kadınların yaşamları üzerindeki geniş etkilerini değerlendirmek için Endometriozis Sağlık Profili-30’u ve çeşitli açık uçlu soruları içermekteydi.

Yanıtların analizi üzerine araştırmacılar, endometriozisli kadınların, subjektif refah seviyelerinin (öznel iyilik halinin) Batı toplumlarına göre ortalamanın önemli oranda altında bulduklarını bildirdiler. Sağlıkla ilgili yaşam kalitesi puanını düşük olarak tespit ettiler. Son olarak, araştırmacılar, kadınların endometriozis sağlık profili puanları ile kişisel refah endeksleri arasında anlamlı bir ilişki olduğunu buldular.

Öznel refah, insanların hayatlarının kalitesini nasıl deneyimlediğini açıklar. Hem duygusal reaksiyonları hem de (kognitif) bilişsel yargıları içerir. Sağlıkla ilişkili yaşam kalitesi, kişinin zamanla algılanan fiziksel ve mental (zihinsel) sağlığıdır.

Kaynak Site: http://www.endonews.com
Çeviren: Dr. Işık SÖZEN

Klinik Haberler
Endometriozis Beyni “Değiştiriyor”

Endometriozisli olmak bir kadının ağrıya duyarlılığını artırabilir.

ANAHTAR NOKTALAR

Vurgu

  • Endometriozis, beyindeki elektriksel özellikleri ve gen ekspresyonunu değiştirerek ağrıya olan duyarlılığı artırır.

Önemi

  • Gelecekte, beyinde farklı şekilde ifade edilen genler, endometriozis ile ilişkili duygusal sorunların kontrolünde ve ağrının tedavisinde hedef alınabilir.

Anahtar sonuçlar

  • Endometriozisli fareler daha depresif, endişeli ve ağrıya duyarlıydılar.
  • Anksiyete, hareket ve ağrı ile ilişkili genlerin ifadesi (ekspresyonu) endometriozisli farelerde beynin çeşitli bölgelerinde değişiklik gösterdi.
  • Endometriozisli farelerin beyninin elektriksel özelliklerinde değişiklik mevcuttu.

 Çalışmanın kısıtlılıkları

  • Deneyler fareler üzerinde gerçekleştirildi ve klinik ortamda bulguların doğrulanması için daha fazla araştırma yapılması gerekmektedir.
  • Komplike bir ağ olmalıdır ve diğer adımlar açıklığa kavuşturulmadıkça kesin mekanizma bir muamma olarak kalacaktır.

Özet

Yale’deki araştırmacıların yaptığı bir araştırmaya göre endometriozis beyindeki elektriksel özelliklerin yanı sıra gen ekspresyonunu da değiştirir. Bu değişiklikler ağrı, kaygı ve depresyona olan duyarlılığı artırır.

Araştırmacılar, “İlaçlar endometriozisi doğrudan tedavi etmek için kullanılabilirken beyindeki etkileri büyük oranda gözardı edilmektedir ” diye bildirdiler. Endometrioziste farklı şekilde ifade edilen genlerin endometriozisin neden olduğu duygusal bozuklukların kontrol altına alınabilmesi ve ağrının tedavi edilebilmesi için potansiyel tedaviler için bir hedef oluşturabileceğini de eklediler.

Endometriozis, ABD’de her on kadından birini etkilediği düşünülen bir durumdur. Pelvik ağrı, ağrılı kramplar ve cinsel ilişki sırasında ağrı ile ilişkilidir. Endometriozisin doğal olarak ağrıya karşı daha duyarlı olan kadınlarda mı daha çok teşhis edildiği yoksa bu durumun kendisinin mi ağrı algılanmasında bir artışa neden olduğu bilinmemektedir.

Ağrı ve endometriozis arasındaki bağlantıya ışık tutmak için Dr. Tian Li ve arkadaşları, farelerde endometriozisi indükledi ve ağrı algısı, beynin elektriksel özellikleri ve genlerinin ifadesini de içeren hayvanların davranışlarındaki değişiklikleri analiz etti.

Davranışsal testler, endometriozisli farelerin endometriozisi olmayanlara göre daha çok depresif, endişeli ve ağrıya duyarlı olduğunu göstermiştir.

Araştırmacılar beyindeki gen ifadesine baktıklarında endometriozisli fareler ile endometriozisi olmayan fareler arasında beynin çeşitli bölgelerinde gen ekspresyonunun (ifadesinin) farklı olduğunu bulmuşlardır. Bunlar, anksiyete, hareket ve ağrıda rol oynadığı bilinen genleri içermekteydi.

Araştırmacılar ayrıca, patch clamp adı verilen bir tekniği kullanarak endometriozisli farelerin beyninden elde edilen kayıtların, endometriozisi olmayan farelerin beyninden elde edilen kayıtlardan farklı olduğunu saptadılar ve bu durum hastalığın beynin elektriksel aktivitesini değiştirdiğini göstermektedir.

Çalışma, “Biology of Reproduction” adlı bilimsel dergide yayınlandı.

Kaynak Site: endonews.com
Çeviren: Dr. Işık SÖZEN

Klinik Haberler
‘Yeni ağrı günlüğü’ endometriozisin kadınların günlük hayatlarını nasıl etkilediğini daha iyi değerlendirmede yardımcı olabilir

ÖZET

Araştırmacılar hastaların yazdığı yeni bir endometriozis ağrı günlüğü geliştirmişler.

Bu günlük, endometriozis ile ilişkili ağrı semptomlarının hastaların hayatını nasıl etkilediğini değerlendirmede yardımcı olmakla birlikte klinik araştırmalarda hastaların tedaviye yanıtlarının değerlendirilmesinde de kullanılabilir.

Yazarların, “Health and Quality of Life Outcomes” dergisinde yayınlanan makalelerinde dediklerine göre; ‘Bu günlük endometriozis ile alakalı ağrının hasta açısından değerlendirilmesinde ve hasta üzerinde ağrı ile ilişkili etkiyi değerlendirmede önemli bir adımdır.’

Hasta tarafından sonuçlar hakkında verilen güvenilir bir raporlama sistemi olmadan endometriozis ile alakalı ağrının değerlendirilmesi ve yeni ilaçların ve de yeni tedavi yöntemlerinin bu ağrı üzerindeki etkilerini anlamak zordur. Bu sebeple, İngiltere Peterborough’da ERT’de Dr. Matthew Reaney’nin liderliğini yaptığı bir takım tarafından endometriozis günlük ağrı günlüğü geliştirilmiş.

Bu günlük ilk başta hazırda var olan endometriozis ağrı ve kanama günlüğüne dayanarak ortaya çıkmış. Araştırmacılar hastalarla mülakatlar yaparak bu günlüğü nasıl algıladıklarını değerlendirmişler. ABD ve Avrupa’daki karar mercileriyle de görüşerek klinik deneylerde bu tip günlük kullanımını tasdik ettirmişler.

Günlük son halini alana kadar üç aşamadan geçmiş. Yapılan ilk versiyonda pelvik ağrı/ağrılı menstürasyon, cinsel ilişki sırasında ağrı, kanama, sıcak basmaları, ağrı giderici günlük aktiviteler ve ilaçlar şeklinde 18 madde bulunuyormuş.

İkinci versiyonda günlük 43 madde ile daha kapsamlı bir hale getirilmiş. Fakat üçüncü yani son halinde 11 maddeye kısaltılmış. Günlüğün bu son hali ağrılı menstürasyon, menstürasyonla ilişkili olmayan pelvik ağrı ve ağrılı cinse ilişki şeklinde 5 ana maddeden ve de cinsel yaşam, günlük aktiviteler ve ağrı giderici ilaç kullanımı şeklinde 6 ek maddeden oluşmaktadır.

Kaynak Site: endonews.com
Çeviren: Dr. Fitnat TOPBAŞ

« First‹ Previous101112131415161718Next ›Last »
Page 14 of 38


EndoMart

Derneğimiz; hastaları, hasta yakınlarını, toplumu, hekimleri Endometriozis ve onun yol açtığı rahatsızlıklarla ilgili bilgilendirmek amacıyla kuruldu. Üreme çağındaki Her 10 kadından birisinin hastalığı olan Endometriozis’in etkilerinin daha az olduğu bir gelecek için çalışmalar yürütüyoruz.
Detaylı Bilgi

Endometriozis ve Adenomyozis Derneği

www.endometriosisschool.com
Youtube Instagram Facebook Twitter Linkedin

Kütüphane

Toplantı Sunumları
Videolar
Dergiler
Makaleler
Kılavuzlar
Kitaplar
Bülten Arşivi

Bilimsel Kaynaklar

www.endometriosis.org
www.endometriosisassn.org
www.endometriosis-uk.org
www.endofound.org
www.endocenter.org
www.endometriosisfoundation.org
www.apendoalliance.org

Adres

Osmanağa Mah. Osmancık Sok. Betül Han No:9 D:4 Kadıköy, İstanbul
Telefon: +90 532 515 69 99
Email: info@endometriozisdernegi.org

Copyright 2021 - Endometriozis ve Adenomyozis Derneği.